Barok Mimarinin Simgesi Haline Gelmiş Yapılar

Bazılarımızın fotoğraflarda gördükten sonra çok uzun süre incelediği, bazılarımızın ise ziyaret etme fırsatı yakaladığı, sanatın gösterişini gözler önüne seren Barok mimariyi, günümüzde pek çok Avrupa şehrindeki tarihi yapılarda görmek mümkündür. 16. yüzyılda İtalya’da başlayan Barok Dönemi, 18. yüzyılın başlarına kadar pek çok mimari yapı ve sanat eserinde etkili olmuştur. Bu dönemde yapılan eserlerin ihtişamlı, hareketli ve abartılı olması Barok mimarinin en önemli özellikleridir. 16. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkan akım, genel olarak bütün Avrupa ülkelerini etkilemiştir. Hal böyle olunca, birçok Avrupa ülkesinde Barok mimarinin simgesi haline gelen yapılara rastlamak mümkündür. Barok mimari özellikle kiliselerde ve saraylarda etkili olmuştur. Sizler için Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapıları bir araya getirdik. İşte Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar.

Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Barok Dönemin Muhteşemliğini Daha Yakından Görmenizi Sağlayacak 15 İkonik Tablo”

1. Versay Sarayı, Fransa

Versay Sarayı

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar arasında bulunan Versay Sarayı, hiç şüphesiz geleneksel Barok mimarinin ayakta kalan en belirgin yapısıdır. Başlangıçta basit bir av köşkü olarak yapımına başlanan bina, 1630’larda küçük bir şatoya dönüştü ve daha sonra bugün ziyarete açık olan Barok mimarinin görkemli bir örneği olarak yeniden inşa edildi. Versay Sarayı, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve bu unvanı 40 yıldır elinde tutuyor. Barok mimarinin en önemli yapılarından biri olan mimari eser, XIV. Louis’ten XVI. Louis’e kadar Fransız kraliyet ailesinin çoğunluğunun ana ikametgahıydı. Saray bugün kraliyetin ilham verdiği büyük gücün ve mimarinin sınırsız potansiyelinin bir simgesi olarak ihtişamlı bir şekilde ayakta duruyor.

Versay Sarayı, Barok mimarinin her önemli unsurunu taşımaktadır. Aynalı Salon sarayın en meşhur odalarından biridir. Bir tarafı bol miktarda doğal ışığın içeri girmesini sağlayan geniş kemerli pencerelerle kaplıyken, diğer tarafı çok sayıda aynayla kaplıdır. Barok Dönemi’nde aynalı cam son derece pahalı bir malzemeydi, ancak XIV. Louis istediği şeyleri satın alabilecek kadar zengin bir adamdı. Aynalı Salon’da ayrıca düzinelerce mermer ve yaldızlı heykel, mobilya parçası, altın varaklı dekorasyon ve canlı renklerle boyanmış Barok freskler bulunmaktadır.

Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Sanat İle Mimarinin Kesişim Noktası Olan Dünyanın En Güzel 8 Opera Binası”

2. Aziz Paul Katedrali, İngiltere

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar

17. yüzyılda inşa edilmeye başlanan Aziz Paul Katedrali, inşa edildiği 1675 yılından bu yana pek çok tarihi etkinliğe ev sahipliği yapmış, Londra’nın en önemli katedrallerinden biridir. Büyük ölçekten özenli mobilyalara kadar katedral, her metrekarede Barok mimariyi mükemmel bir şekilde yansıtmayı başarıyor.

3. Caserta Sarayı, İtalya

Caserta Sarayı

Güney İtalya’daki en gösterişli yapı olan Caserta Sarayı, 47.000 metre karelik alanıyla dünyanın en büyük kraliyet konutudur. Caserta Sarayı, 1752 yılında Bourbon Kralı Charles için mimar Luigi Vanvitelli’ye inşa edildi. İnşaatı elli yıldan fazla süren projenin maliyeti bugün 330 milyar Euro’ya eşdeğer. Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar arasında bulunan saray, 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı.

4. Karl Kilisesi, Avusturya

Karl Kilisesi

Karlskirche olarak da bilinen Karl Kilisesi, Viyana’daki Barok mimarinin en ikonik örneğidir. Kilisenin inşaatı 1737’de tamamlandı. Kilise, vebaya yakalananların acılarını hafifletmek için çalışan ünlü şifacı Saint Charles Borromeo’ya ithaf edilerek inşa edildi. Özellikle kilisenin girişi Roma Barok stilini yansıtır.

5. Madrid Kraliyet Sarayı, İspanya

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar

7 Nisan 1735’te tamamlanan Madrid Kraliyet Sarayı’nın tamamlanması 16 yıl sürdü. Sarayda yaşayan ilk kişi, başlattığı çok sayıda reform nedeniyle halk arasında ‘Madrid Belediye Başkanı’ olarak bilinen III. Charles’tı. Orijinal mimar Filippo Juvarra, ağırlıklı olarak Floransa tarzına sahip olan İtalyan Barok mimar Gian Lorenzo Bernini’den büyük ölçüde etkilenmiştir. Geometrik titizlik ve kare plan düzeni, İspanyol Barok tarzının son derece tipik bir örneğidir.

6. Les Invalides, Fransa

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar

Les Invalides, Fransız Barok mimarisinin en büyük başyapıtlarından biridir. Yapının büyük kısmı Fransız mimar Liberal Bruant (1635-1697) tarafından inşa edilmiş, muhteşem şapel kubbesi ise Jules Hardouin Mansart (1644-1708) tarafından tamamlanmıştır. 1671-1678 yılları arasında gaziler için huzurevi ve hastane olarak inşa edilen Les Invalides, bugün Fransız ordusu müzesine, askeri modeller müzesine ve çağdaş tarih müzesine ev sahipliği yapıyor. Fakat aynı zamanda Napolyon Bonapart da dahil olmak üzere birçok Fransız ulusal kahramanının son dinlenme yeridir.

7. Catedral Basílica de Zacatecas (Zacatecas Katedrali), Meksika

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar

Meksika’nın Zacatecas şehrinde bulunan Zacatecas Katedrali, Meksika Barok mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Katedralin bazilikası, 1730 ile 1760 yılları arasında bilinmeyen bir mimar tarafından 16. yüzyıldan kalma bir kilisenin yerine inşa edildi. Katedral, İspanyol Churrigueresque’in etkisini yansıtmanın yanı sıra, yerel dekoratif unsurların birleşimini de yansıtıyor. 1993 yılında Zacatecas, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı.

8. Aziz Petrus Meydanı, Vatikan

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar

Aziz Petrus Meydanı, Vatikan’da bulunmaktadır. Meydanın planı, Barok Dönemi’nin en büyük heykeltıraşlarından biri olan Gian Lorenzo Bernini tarafından tasarlanmıştır. Bernini, Navona Meydanı ve İspanyol Meydanı da dahil olmak üzere Roma’nın muhteşem meydanlarındaki çeşmelerin çoğunu tasarladı. Aziz Petrus Meydanı, eliptik plan ve sütunun tepesindeki karmaşık barok heykeller gibi Barok mimarinin birkaç farklı unsuruyla tasarlandı. Meydanın tam merkezi, Antik Roma İmparatorları tarafından Roma’ya getirilen birkaç dikilitaştan biri olan eski bir Mısır Dikilitaşı ile eşsiz bir yer haline getirildi.

Bernini’nin en ünlü heykellerinden biri, Aziz Petrus kubbesinin hemen altında bulunan Baldacchino’dur. Baldacchino yaklaşık 30 metre uzunluğundadır ve döküm bronzdan yapılmıştır. Büyük bir kanopiyi destekleyen dört spiral sütun içerir. Spiral sütun, Barok Dönemi’nde gerçekten popülerlik kazanan bir tasarım öğesiydi. Birçok Barok binanın cephelerinde bu sütunlar kullanılıyordu.

9. Trevi Çeşmesi, İtalya

Trevi Çeşmesi

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar arasında bulunan Trevi Çeşmesi, Roma’da bulunan en etkili Barok mimari eserlerinden biridir. 1732-1762 yılları arasında inşa edilmiş olup, hem heykel hem de mimarinin mükemmel bir karışımını göstermektedir. Çeşme, Barok stilde bulunan tipik unsurların çoğunu içermektedir. Mermer heykeller akıcı ve canlıdır ve tasarımı Antik Yunan ve Roma mitolojisinden birçok unsuru barındırmaktadır.

10. Kışlık Saray, Rusya

Kışlık Saray

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar arasında bulunan Kışlık Saray, Rusya’nın Romanov hükümdarları tarafından inşa edilen birkaç devasa saraydan biridir. Çar Büyük Petro, 1713 yılında Barok Dönemi’nin kalbinin attığı zamanlarda Rusya’nın başkentini Moskova’dan St. Petersburg’a taşıdı. Bu, Barok mimarinin onlarca önemli eserini yaratan muazzam bir inşaat eylemini ateşledi. Kışlık Saray, 1732 yılından itibaren Rus İmparatoru’nun resmi ikametgahı olmuştur. Yukarıdaki fotoğraf, Saray Meydanı’ndaki Aleksandr Sütunu’na bakan güney cephesini göstermektedir. Bu cephe, parlak renklerin ve altın gibi gösterişli malzemelerin kullanımı da dahil olmak üzere Barok mimarinin temel unsurlarından birkaçına sahiptir.

11. Melk Manastırı, Avusturya

Barok mimarinin simgesi haline gelmiş yapılar

Barok Dönemi’nde Avusturya Arşidüklüğü, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun en güçlü devletlerinden biriydi. Avusturya Hapsburg Monarşisi, Barok mimarinin birçok büyük eserinin inşa edilmesini sağladı. Bunlardan biri, Tuna Nehri’ne bakan devasa bir yapı olan Melk Manastırı’dır. Manastırın tarihi 11. yüzyıla kadar uzanıyor. Ancak 1700’lü yılların başında Melk Manastırı, okul, yaşam alanları, kütüphane ve bir ana kilise yapılması gerekçesiyle yeniden inşa edildi. Bu yapıların tümü, 1702’den 1736’ya kadar tek bir birleşik ve uyumlu tasarımla yapıldı. Bu, Melk Manastırı’nı Avrupa’daki Barok mimarinin en tekdüze eserlerinden biri yapar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu