Orta Çağ Tarikatları Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Konu din ve radikallik olduğunda akla gelen ilk şeylerden biri de tarikatlardır. Yalnızca ülkemizde değil, dünyanın pek çok yerinde tartışmalara neden olan bu oluşumlar, aslında sandığımızdan daha derin bir geçmişe sahip. İnsanlar var olduğu ilk anlardan itibaren çeşitli dinlerle ve tarikatlarla karşılaşıyoruz. Orta Çağ ile bu tarikatların sayısı yükselişe geçiyor. Cadılardan şeytana tapanlara, Orta Çağ tarikatları hakkında bilmeniz gerekenleri araştırdık. İşte geçmişte çok farklı şekillerde anılan o tarikatlar…

Çoğu zaman tarikatları dinlerden ayırmak son derece zordur

Bugün bir tarikat düşündüğümüzde aklımıza esrarengiz ancak tehlikeli bir erkek figür tarafından yönetilen uç hareketler geliyor. Tarikatların içerisinde yer alan kişiler fanatik olarak görülüyor ve her tarikatın sonu bir trajediyle bitiyor. Din, din konsepti hakkındaki düşüncelerinizden çok daha fazlasını ifade eder. Bugün tarikat dediğimiz şey, aslında modern bir fenomen değildir. Zira insanlar var olduğu sürece tarikatlar da var olmuştur.

Kutsal tarikatlar

tarikatları

Orta Çağ’da gördüğümüz en yaygın tarikatlar, kutsal tarikatlardır. Orijinal adı “Saints Cults” olan bu tarikatların etkileri Rönesans’a dek sürmüştür. Bu noktada unutulmaması gereken bu tarikatların yeni bir din olmadığı, genellikle Hristiyanlık ve bir birey etrafında şekillendiğidir.

Örneğin İncil’deki en önemli kadın figür Meryem Ana’yı ele alabiliriz. Hz. Meryem, “mesih’in taşıyıcısı” olarak anıldığı noktadan itibaren insanların ona olan bağlılığı artmıştır. Her zaman bakire olan ve kusursuz bir şekilde gebe kalan Hz. Meryem, Cennetin Kraliçesi ve insanlığın şefaatçisidir. Bugün Katolikler ve kimi Protestan mezhepleri için hala bu rolü üstlenmektedir.

Yine de tüm tarikatlar Hz. Meryem’in tarikatı kadar evrensel değildir. 4. yüzyılın başında karşımıza çıkan Hristiyan şehit St. Lucia, Hırvatistan’da oldukça saygı görmekteydi. İffetini korumak için kendi gözlerini oyduğu anlatılır ve bu gözler Tanrı’ya aracılık eder. Bu da farklı bir tarikat anlayışıdır ancak Hz. Meryem’in tarikatına göre çok daha yerel kalmıştır.

Yeni dinler

tarikatları

Birçok tarikat mevcut dinlerin bir parçası olsa da kimileri kendi başlarına ayrı bir dine dönüşür. Orta Çağ’daki en ünlü örnek Katharizm’dir. Güney Fransa’da, Languedoc’ta Hristiyanlığın bir kolu olarak ortaya çıkan bu tarikat, görüşleri Kilise ile uyuşmayınca Katolik hegemonyasına karşı çıkmıştır. Bu ayaklanma karşısında Papa III. Innocentius, kimi tarihçiler tarafından soykırım olarak adlandırılan Arnavut Haçlı Seferleri için çağrıda bulunmuştur.

Çok daha eski zamanlarda, yani Kilise’nin resmi doktrinleri belirlenmeden önce Hristiyanlık çeşitli mezheplere ayrılıyordu. Nasturiliği açıklamak oldukça güç olsa da esasen 4. yüzyıl piskoposu Nestorius’a dayanmaktadır ve Meryem’in mesihin taşıyıcısı olarak anıldığı fikirlere meydan okur. Bu konular son derece tartışmalı olsa da şu oldukça açık ki o zamanlarda Hristiyanlığın geleceği tehlikedeydi. Nasturilik, Hristiyanlığın sınırlarında kalarak etki alanını genişletti.

Şeytana tapma

Çoğu kişinin burada olma nedeni aslında yeni dinler ve kutsal tarikatlar değil. Tarikat dediğimiz oluşumlar, daima karanlık bir tarafa bağlı kalacaklar ve hiçbir şey bu karanlığı Satanizm’den iyi yansıtamaz.

Satanizm ya da şeytana tapma, aslında biraz bulanık terimlerdir. Bazıları Katarların, Gnostiklerin ve Waldensianların inançlarını Satanizm olarak sınıflandırıyor. Zira o dönemlerde bu tarikatlar sapkın olarak nitelendiriliyordu. Bu perspektiften bakıldığında ortodoks inançtan sapan her şey sapkınlık olarak yorumlanabilir, farklı bir Hristiyanlık biçiminin takipçisi şeytana tapmakla suçlanabilir.

Cadıların da şeytana taptığı düşünülüyordu. Şeytan onlara zamana ve yere bağlı olarak değişen çeşitli şeyler karşılığında karanlık güçler veriyordu. Orta Çağ boyunca sihir giderek olumsuz bir şeye dönüştü ve köy şifacıları ya da evlenmemiş bakireler zan altında kaldı. Bu kadınların şeytan tarafından kandırıldıkları iddia edildi.

Tüm bunlar aslında bir perspektif meselesi

Orta Çağ tarikatları içeriğimizi sonlandırmadan şunu da belirtmek isteriz. Tüm dinlerin aslında koca bir tarikat olduğunu iddia eden insanlar görebilirsiniz. Önemli olan tarikatların ve dinlerin sabit, pasif şeyler olmadığını anlamaktır. Her büyük din değişim geçirmiştir ve sayısız tarikata ev sahipliği yapmıştır. Öğretiler yeniden yorumlanır, görüşler değişir ve sonunda mezhepler ve tarikatlar ortaya çıkar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu