Tarihi Tebriz’in dünyaya açılan penceresi: İstanbul Kapısı

KENTİN EN ÖNEMLİ KAPISI

“Seyahatname”sinde Tebriz’i 1647’de ziyaret ettiğini aktaran Evliya Çelebi, şehirde o dönem 6 kapı bulunduğundan bahseder. Ayrıca 14. yüzyılda Hamdullah Mustofi’nin kaleme aldığı “Nuzhetu’l Kulub” ile Şerefuddin Abdullah Şirazi’nin “Tarihu’l Vesaf” kitabında da Tebriz’in kapılarına vurgu yapılır.

Kentin en önemli kapısı Bizans, Anadolu, Osmanlı İmparatorluğu ve tabii ki İstanbul yolunda olduğu için uzun yıllar boyunca bölgenin “dünyaya açılan penceresi” olarak görülen İstanbul Kapısı’dır. Tebriz’deki diğer tarihi kapılar bulundukları yere göre isimlendirilirken İstanbul Kapısı bu usulün dışında kalır.

Biri geniş üç girişi ve iki minaresi bulunan İstanbul Kapısı, Emir Kızı Mahallesi’ndeki tarihi Settar Han’ın evinin bulunduğu Ayrançılar Sokağı’nda yer alıyor. Bu bölge İran’da 1905-1907 yıllarındaki Meşrutiyet Devrimi döneminde meşrutiyet yanlıları ve devlet güçleri arasındaki çatışmalara sahne olmuştu. Tebriz’de İstanbul Kapısı dışında Gecil, Deveçi, Bağmişe, Nuber, Hiyavan, Miyar Miyar, ve Surhab adında 7 tarihi kapı bulunuyor. Tebriz Belediyesi söz konusu tarihi kapılardan bazılarını restore etmiş.

İstanbul Kapısı’nın üzerindeki levhada da Tebriz’de 1782’de meydana gelen büyük depremden sonra dönemin yöneticisi Necef Kalihan Bigler tarafından yeniden imar ettirildiği yazıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu