Sağlıklı ve dinç yaşamak için bu saatten gözünüzü ayırmayın

Erzurum Güncel/ Biyolojik saat kavramı son yıllarda o kadar önem kazandı ki, 2017 yılında Nobel Tıp Ödülü, bu konuda bir çalışma yayınlayan 3 bilim insanına verildi. Yine bir başka Nobel Ödüllü bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar da, geçtiğimiz aylarda DNA onarımının biyolojik saatle bağlantısı olduğunu vurgulayan bir çalışma yayınladı. Prof. Dr. Sancar bu çalışmada, özellikle kemoterapi alan kanser hastalarına ilacın vücudun biyolojik saatine en uygun zamanlarda verilmesiyle, yan etkilerinin azaltılabileceğini ortaya koydu. Bu çalışmaların sayısının artmasıyla birlikte hayatımızı biyolojik saatimize göre düzenlemenin faydalarının daha çok gündeme geleceğini söyleyen Dr. İbrahim Ersoy, “Belki bundan sonra reçetelerde antibiyotiği günde 2 defa kullanmak yerine şu saatlerde kullanın şeklinde açıklamalar göreceğiz” dedi. Dr. Ersoy, biyolojik saatimizin aslında ne kadar önemli olduğunu anlattı…

BİYOLOJİK SAATİMİZ NASIL ÇALIŞIYOR?

Biyolojik saat, kadın erkek, insan, hayvan ya da bitki ayırt etmeden çalışıyor. Ancak her canlı türü, her insan ve hatta her organımızın biyolojik saati farklı. İnsanlarda, biyolojik saatin pili, beynimizin ortalarında ‘suprakiazmatik çekirdek’ denen bir bölgede yer alıyor. Biyolojik saatimiz buradan yönetiliyor ve ne zaman uyuyacağımızı, ne zaman yemek yiyeceğimizi, ne zaman spor yapacağımızı söylüyor. Vücudun 24 saatlik döngüsünde biyolojik saati belirleyen iki temel hormon var: melatonin ve kortizol. Eğer bu hormonların salgılanmasına uygun olarak yaşarsak, hem beden hem de ruh sağlığımız yerinde kalıyor. Ancak ne yazık ki, başta uyku

düzenimizin bozulması gibi modern çağın getirdiği olumsuz dış etkiler orijinal işleyişi bozuyor. Çoğunlukla biyolojik saatimizle savaşarak yaşamaya çalışıyoruz…

İŞTE SAAT SAAT VÜCUDUMUZDA OLANLAR

Biyolojik saate göre vücutta neler oluyor?

> 06.00: Bizi hareketlendiren hormon olan kortizol salgılanmaya başlıyor. Bu hormon uyanmak için vücudun alarm zili gibi çalışıyor.

> 07.00: Uyku sırasında vücudumuzda biriken toksinler yüzünden vücudumuz hâlâ uyuşuk.

> 08.00: Hormon salgısının en yüksek olduğu zaman…

> 09.00: Vücudunuzun dinç ve kuvvetli olduğu zaman dilimi. Enjeksiyon yaptıracaksanız bu saati seçebilirsiniz.

> 10.00: Organizmanın kendine gelme saati. Karar verme, analitik düşünme gibi entelektüel yetenekler ve beyinsel fonksiyonlar en üst seviyededir. Beyinle ilgili işleri 10.00-12.00 arasında yapmanızı tavsiye ediyoruz.

> 11.00: Vücudun performansının en yüksek olduğu saat. Kalp ve dolaşım o kadar iyidir ki, yapılan tetkiklerde kalp ve damar sistemi ile ilgili sorunlar kendini gizleyebilir.
Bu saate hazırcevap olma ihtimaliniz tavan yapıyor. Hesap işleri ve matematik ödevlerini bu saatte yapmak iyidir.

> 12.00-13.00: Dikkat azalıyor, vücut yorgunlaşıyor. Bu saatler arasında 15 dakika şekerleme yapmak günün diğer vakitlerini çok daha iyi geçirmenizi sağlar. Öğle uykusu uyuyan kişilerde enfarktüs oranın yüzde 30 azaldığı gösterilmiş.

> 14.00: Tansiyon ve hormon düzeyleriniz düşüyor. Diş hekimine gitmek için bu saati seçebilirsiniz. Vücudun ağrı algısı düşüyor, lokal anesteziklerin etki süresi uzuyor.

> 15.00: Tekrar enerjik hâle geliyoruz. Belleğimiz, zihnimiz daha formda, ikinci verimlilik dönemi başlıyor.

> 16.00-17.00: Spor için en uygun saatler. Sabah kortizolün yüksek olduğu saatte adrenalin ve noradrenalin yüksek olduğu için spor yapmak çok tavsiye edilmiyor. Bu saatlerde vücudun oksijen harcama, kas gücü en yüksek düzeye çıkıyor. Tırnakların ve saçın en fazla uzadığı dönem olarak biliniyor.

> 18.00: Akşam yemeği için çok ideal bir saat. Çünkü pankreas aktif ve midedeki asit salgısı artıyor.

> 19.00: Kan basıncı düşüyor. Onun için bu saatlerde kan basıncını düşüren antihipertansif ilaçları kullanmak riskli olabilir.

> 20.00: Karaciğerin yağ düzeyi düşüyor ve kirli kan her zamankinden daha fazla kalbe gidiyor. Alerji ve astım ilaçlarının bu saatte alınması lazım. Antibiyotiklerin de etkilerinin en üst düzeyde olduğunu görüyoruz.

> 21.00: Yemeği kesmeliyiz. Sindirim organlarının günlük görevleri bitiyor. Bunun için de siz çalışmayan organı çalışmaya zorlarsanız biyolojik saatinizde problemler olur.

> 22.00: Melatonin salgısı artmaya ve uykunuz gelmeye başlar. Aynı zamanda vücudun polisi olan akyuvarlar vücudu temizlemeye yönelik hücrelerimiz harekete geçer.

> 23.00: Gün boyu salgılanan stres hormonlarının salgısı durur ve sakinleşiriz.

> 00.00-03.00: Trafik kazalarının en çok olduğu saat. Reflekslerimiz yavaşlar, melatonin salgısı kişiyi bitkin ve kararsız yapar. İntihar vakaları da bu saatlerde artıyor.

SABAHLARI KALBİNİZİ FAZLA YORMAYIN

> Cildimizin biyolojik saati de geceleri daha fazla çalışır. Uyurken deri hücreleri durmadan bölünür.  O yüzden cilt besleyici kremlerin gece yatarken kullanılması tavsiye edilir.

> 04.00 stres hormonunun salgılanmaya başladığı saatlerdir. Tekrar enerji kazanmaya başlıyoruz. Kan basıncımız artıyor, damarlarımız  daralıyor. İstatistiklere göre kalp krizleri 04.00-06.00 arasında artış gösteriyor. Bu sebepten dolayı bilenin tam tersine sabah saatlerinde spor yapılmaması gerekiyor. Özellikle kışın bu artış daha fazla olur. 

> Jet lag olmanın sebebi de biyolojik saattir. Gece vardiyasında nöbetlerle çalışmak hastalık riskini artırır. Çünkü biyolojik saatinizde değişiklik oluyor. Gece çalışanlarda tip 2 diyabet, kanser, kalp sorunları, fiziksel ve ruhsal bozlukların görülme sıklığı daha fazla artıyor.

Türkiye

Kaynak: GazeteGüncel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu