Mehmet Sekmen bu sözünde çok haklı! Günah çıkardı

Erzurum Güncel- İşte yine çok konuşulacak o yazı….

Aşkale Çimento. Bir Erzurum markası.

 

Koskoca holding.

 

Kentin üst tabakasının dilinden düşmeyen konu.

 

Borcu varmış, zarar etmiş, usulsüzlük yapılmış beni de, hissesi olmayanı da ilgilendirmez, sonuçta özel bir şirket en fazla dedikodusunu yaparız.

 

Ta ki…

 

Lütfen dikkat!

 

Hissedarlardan biri çıkar, “beni dolandırdılar”“hırsızlık yapıyorlar, işte belgeleri” der, savcılığa suç duyurusunda bulunursa işin şekli değişir.

 

Hele ki, burada hissesi olan ‘devlet’ ise işin şekli daha bir değişir.

 

Haftalardır ertelenen genel kurullarıyla gündeme gelen Aşkale Çimento’da devletimizin yani bizim yüzde 18 hissesi var.

 

Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nda yapılan değişiklik öncesinde, Özel İdare Müdürlüğü tarafından epey bir para ödenerek alınmıştı.

 

Bugün için ‘devlet’ adına o hissenin kontrolü de Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’de.

 

2014 yılından bu yana şehremini Mehmet Sekmen, son 6 aydır Aşkale Çimento’da ‘devlet’ hissesi olduğunu hatırladı.

 

Yönetimde söz sahibi olma hevesiyle yanıp tutuşmaya başladı.

 

Kanunen hakkı mı, hakkı!

 

Bu satırı unutmayın buraya döneceğim.

 

***

 

Yıllardır takip ederim, Mehmet Sekmen’i hiç böyle görmedim. Çıktı televizyona açtı ağzını yumdu gözünü.

 

Sinirli ve gergindi. Stüdyoda bağırıyordu.

 

“Ey Erçimsan yöneticileri yaptığınız usulsüzlüklerden dolayı bugün, yarın, öbür gün mutlaka yargılanacaksınız. Açıkça ifade ediyorum…”

 

Üç defa bastıra bastıra “suç işliyorlar” dedi, devam etti.

 

“Yarın yönetim el değiştirse de değiştirmese de yargılanacaklar. Devletin bütün müfettişleri gelecek. Yaptığınız bütün işlemler hepsi teftiş olacak.”

 

İzleyenler belki bir an için, “Ne güzel hakkımızı savunuyor. İşte benim belediye başkanım” bile demiştir ama Sekmen, bekleneni yaptı ve üslubunu bozdu.

 

Didik didik diyecekti, sanırım sinirden olsa gerek, “Didim didim olacak. Bilsinler ki, bedeli ve vebali büyük olacak” tehdidinde bulundu.  

 

Bir kez daha şaşırtmamıştı ve üst perdeden konuşmaya devam etti.

 

“Şirkete çökmüşler. Baba yönetim kurulu başkanı, oğlu başkan vekili, damadı denetimde. Burası aile şirketi değil, buranın yüzde 18’i devletin, devletin!” diye bağırdı.

 

Bunu söyleyen Sekmen, yönettiği belediyede protokol Müdürü Mahmut Bektaş’ın kayınbiraderi, iştiraklerden sorumlu daire başkanı İbrahim’in yeğeni olduğunu unutmuş gibiydi.

 

***

 

“Devletin bulunduğu yerlerde bütün işlemler ihaleli olur, açık artırmayla olur. Sen bu şirketi niye borsaya sokmuyorsun? İstediğimiz gibi evirip çevirelim diye değil mi? Valla çoğunluğu sağlasanız da bu şirkette denetim içinize girecek, bu şirket didik didik edilecek. Bunun sonu iyi görünmüyor ben buradan sesleniyorum…”

 

Canlı yayında suç işliyordu. Anlamsız bir sinir ve öfkesi vardı.

 

Konuyu bir ara Ahmet Metin Karadayı’ya ardından Ali Demirhan’a bile getirdi. 

 

Özetle, “Karadayı’yı ben bitirmedim, Ali’yi ben mahkemeye vermedim” dedi.

 

Sanki günah çıkarıyordu.

 

Ve holdingin en büyük ortağı şirket sırlarını ifşa ediyor, “Ben bunları çıkıp anlatmak istemezdim, milletin bilmesini arzu etmezdim ama bunlar beni çileden çıkardılar” diyordu. 

 

Belli çileden çıkmıştı, panik halindeydi.

 

“Bu ne insafsız bir iş yahu. Ben bunları konuşmayacaktım, baktım ki bunlar yerinde durmuyorlar, milleti kandırmaya milleti dolandırmaya gayret ediyorlar. Artık dedim ki, yeter bütün bunları millet bilsin, Türkiye bilsin” diyen Sekmen yerel tv’de Aşkale Çimento’nun borcunu da açıkladı. 

 

Bankalara borcu faiz hariç 10 milyar 653 milyon. Faiz yok, faiz de ilave ettiğin zaman en az buranın şu andaki borcu 17-18 katrilyon. ”

 

Peki, eyvallah.

 

Sayesinde ve de iddialarıyla zerre miskal umurumuzda olmayan Aşkale Çimento’nun borcunu da durumuna da öğrendik.

 

Sonuçta Sekmen’in söyledikleri kendini bağlar, iddialarını ispatla mükelleftir, aksi halde müfteri olur.

 

Ancak ‘devlet’ tehdit etmez, ‘devlet’ gereği neyse onu zaten yapar.

 

Unutmayın dediğim satıra bakın lütfen, yüzde 18 hisse için ‘kanun’, ‘hukuk’ mekanizmalarını devreye koyacağı yerde -ki hakkı Sekmen’in- bu yaptığına, ne demeli? Tehdit nedir ya? 

 

Hal böyleyken ağzından ‘devlet’, ‘müfettiş’, ‘denetim’, ‘teftiş’, ‘usulsüzlük’ kelimelerini düşürmeyen Mehmet Sekmen, haciz kıskacı altındaki Büyükşehrin borcunu da açıklasın.

 

2015 yılından bu yana satılan ya da ilçe belediyelerinden edinilen arazilerin metrekarelerini, belediye kasasına giren parayı, neyin nereye harcandığını da söylesin.

 

Yıllardan beri Sayıştay denetçileri bir yığın usulsüzlük tespit etti. Mehmet Sekmen hangi birine cevap verdi?

 

Vermedi veremedi. Yahu akaryakıttan tutun da ikramlarda bile usulsüzlük yaptılar, ‘gık’ demedi.

 

Bir yığın yolsuzluk iddialarıyla en yakınındaki isimleri görevden aldı, bakın esameleri okunmuyor, hangi biri için suç duyurusunda bulundu?

 

E peki, şimdi sormazlar mı Mehmet Bey, 2014 yılından bu yana neredeydiniz, şimdi mi aklınıza geldi?

 

Bir an için Sekmen’in iddialarını kabul edelim ki, Yücelik ailesi ve yönetim kurulu, şirketin içini boşalttı, batağa sürükledi. Bu saate kadar niye müdahale etmedi?

 

Evet, yüzde 18’lik hissesi gereği Büyükşehir’in yönetimde olması gerekiyor, niye suç duyurusunda bulunmadı, bakanlığı ayağa kaldırmadı?

 

Neden son 6 aydır Aşkale Çimento’ya kafayı taktılar, söyleyeyim. Çünkü orası Mehmet Sekmen için son kale!

 

Mehmet Sekmen, ‘devlet’ diyerek yüzde 18 hissenin arkasına sığınıyor. Çünkü kasası tamtakır.

 

Seçim öncesi, bu stratejik hamleyi yapmaması düşünülemezdi. Aday gösterilmesi halinde üçüncü dönemi için kaynak gerekiyordu. Para basan bir yer olmadıydı.

 

Aşkale Çimento da biçilmiş kaftandı.

 

Plan aslında Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlık seçimleri öncesinde devreye girdi.

 

Önce Lütfü Yücelik ‘içten içe’ ekarte edildi, ardından Mehmet Sekmen’in desteğiyle Saim Özakalın geldi.

 

Proje dantel gibi işleniyordu.

 

Örneğin; bakın ETSO Başkanı Saim Özakalın’ın bu konuyla ilgili sesi çıkıyor mu?

 

Siyasi erk, şehrin firmasına, markasına tehditler savururken, onun ağzını bıçak açmıyor. Küçük şehir sonuçta herkes biliyor ki, Özakalın bugünlerini bu şirkete borçludur.

 

Kalkıp dese ki, “Mehmet Sekmen haklıdır” emin olun, bir duruş sergilemiş olur ama o da yok!

 

İlmek ilmek işlenen bu projenin parçası olmuş durumda. Ne o, ne de bir başkası bu konuyla ilgili ağzını açamaz.

 

Haliyle karşısında duran olmayınca da Mehmet Sekmen işte böyle cüretkâr davranıyor, tehdit edebiliyor.

 

Bu planın nihayetinde, yarın öbür gün Aşkale Çimento’nun yönetimini ele geçirebilir mi, neden olmasın!

 

İyi de yol bu mudur? Ülkede kanun, nizam yok mu?

 

Kameralar karşısına geçip bağırıp çağırmakla şirket yönetimine talip olmak bir Büyükşehir Belediye Başkanına yakışır mı? Bana göre Mehmet Sekmen kendine yakışanı yaptı.

 

Tabi bir noktayı da es geçmeyelim. Bir çift söz de Aşkale Çimento’ya…

 

Arkadaş olayı niye bu duruma getirdiniz? Çok mu istiyor yönetim de olmayı al o zaman. Al sustur.

 

Karşındaki şeffaf değil diye siz niye şeffaf olmuyorsunuz? Artık nasıl bir hırs yapmışsa olay nerelere geldi!

 

Ama bakın Mehmet Sekmen bir konuda da çok haklı ve söylediğinin altına da imzamı atarım.

 

Aynen dediği gibi; Usulsüz işlere bulaşılmamasını tavsiye ederim, bende bulaşırsam devlet benim de yakama yakışır. Bizim devlet durur durur turnayı sonunda gözünden vurur.

 

O günlerin gelmesi dileğiyle… 

Kaynak: GazeteGüncel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu