İklim değişikliği tarihi eserlere zarar veriyor

Yosun oluşumunu artıran iklimin ortaya çıkmasıyla beraber, eserlerin üzerinde “liken” denilen yosunlar oluştuğuna dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:

“Yosunların kökleri kılcal çatlaklara sebebiyet veriyor. Bu kılcal çatlaklar ise ufalanma ve aşınmaya yol açıyor. Ülkemizde, Hattuşa’daki Sfenksli Kapı bunun için iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Hattuşa’daki eserler için önlemler alınarak, orijinal sfenksler müzede koruma altına alındı.”

“ESERLERİ KORUMAMIZ ÇOK ÖNEMLİ”

Hava kirliliğinin de tarihi eserlere zarar verdiğinin altını çizen Yılmaz, “Kültür varlıklarının içine kadar nüfuz eden salınan karbonmonoksit gazı ancak kimyasal yöntemlerle temizlenebiliyor. Bu tekniklerin tamamına yakını aşındırıcı özelliğe sahip olduğundan eserde tahribata yol açıyor. Sadece eser yok olmuyor. Hava kirliliği, kalker taşlarını karartarak orijinal görünümünü kaybetmesine sebep oluyor. Zaman içerisinde yapıtın üzerindeki bezeme unsurları ve yazılar da yok olmaya başlıyor. Kültür varlıklarını korumak adına dış etkenlerle bağlantılarını kesmek faydalı olacaktır. Kültür varlıklarını, gelecek kuşaklara aktarmamız gerekiyor. Korumamamız sonucunda yalnızca belgelenmiş olanlarını gelecek kuşaklara bu belgeler vasıtasıyla aktarabiliriz. Eserleri, ileride teknolojinin gelişmesiyle beraber yapılacak olan araştırmalar için koruyarak saklamaya çalışıyoruz. Şu an uygulayamayacağımız analizleri uygulamamız mümkün olabilir. Bu açıdan eserleri korumamız oldukça önemli” ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu