Erzurumlu Zekai Paşa, o dehşet gecesini anlattı

Erzurum Güncel- Pusula Gazetesinden Sevda güneş’in haberi…Erzurum’un gururu Zekai Paşa, darbenin seyrini değiştiren Şehit Astsubay Ömer Halisdemir ile PKK’ya karşı omuz omuza verdikleri mücadeleyi, darbe öncesi TSK’da yaşanan FETÖ yapılanmasını, darbe öncesinde ve sonrasında yaşananları Pusula Gazetesi Genel Koordinatörü Sevda Güneş’e anlattı. Dadaşlara da mesaj gönderen Paşa, “Ben Erzurum’un o devletçi ve gözü kara özelliğinin hepsini taşıdım” dedi.

 Ayaklamaya önceden başladık

Genelkurmay başta olmak üzere o dönem hemen her kurumda FETÖ’nün etkin olduğu hatırlatarak sözlerine başlayan Zekai Aksakallı Paşa, “  Özel Kuvvetler Komutanlığının yeniden yapılanmanın zorunlu olduğunun farkındaydık. 2013 yılı sonunda başlayan özel kuvvetlerin yeniden yapılanma, değişim, dönüşüm ve gelişim süreci 2015 yılına kadar büyük ölçüde tamamlanmıştı. Bu dönem içerisinde enerjimizi en çok tüketen konu FETÖ yapılanmasıydı. Başta terörle mücadele olmak üzere Türkiye’nin milli menfaatlerini sekteye uğratmak için ihanetleri hız kesmiyordu. Çok güçlü bir mekanizmaları vardı, kural tanımayan, her türlü yöntemi kullanarak atamalar yolu ile her türlü kadrolarda yer alabiliyorlardı “dedi.

2014 yılında mahiyetindeki 3 tugay komutanının FETÖ mensubu olduğu kanaatine vardıklarını anlatan Zekai Paşa sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunlardan biri Semih Terzi’ydi. Üçünün de değiştirilmesi için dönemin Genelkurmay Başkanı’na durumu arz ettik. 2015 Ağustos şurasında üç FETÖ mensubu tugay komutanından ikisi değişti. Semih Terzi değiştirilmedi, sonra çok uğraş verdik ama göndermeyi başaramadık. Eğer bu değişimlerin hiç biri yapılmasaydı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde Özel Kuvvetler’in üç tugay komutanı da FETÖ mensubu olacaktı. Yani, bütün muharip birliklerin kontrolü FETÖ’nün eline geçecekti.

Öte yandan 2015 alay komutanlıkları atamalarında da iki FETÖ mensubu kurmay albayın, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na alay komutanı olarak planlandığını öğrendik. Bu atamaların yapılmaması için mücadele verdik.Genelkurmay 2’nci Başkanı E. Orgeneral Yaşar Güler de bu atamalara karşıydı. Kara Kuvvetleri Komutanı E. Orgeneral Salih Zeki Çolak ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümgeneral Şevki Gençtürk de bizimle aynı görüşteydi. Buna rağmen bu atamalar yapıldı.

Albaylardan biri Fırat Alakuş, 15 Temmuz ihanetinde Genelkurmay Karargahı’nı ele geçiren ekibin başında yer aldı. Diğeri ise Alb. Fatih Yarımbaş beni ele geçirmeye çalışan ekibin başındaydı.

Bu dönemde beni görevden alma gayretleri oldu ancak yapamadılar. O dönemki Genelkurmay 2’nci Başkanı Yaşar Güler’in buna engel olduğunu biliyorum. Şimdi Milli Savunma Bakanı olan E. Orgeneral Güler’in gerek özel kuvvetlerin gelişimi için olağanüstü çabaları, gerekse başta FETÖ olmak üzere terör örgütlerine karşı verdiği ödünsüz mücadele hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Ömer ile yüzlerce çatışmaya girdik

Ömer Halisdemir; 1997 yılında, ben yüzbaşı rütbesindeyken geçici görevle 3’ncü Ordu’nun emrinde ve sorumluluk sahasında bulunan Erzincan, Tunceli, Bingöl, Sivas, Tokat bölgelerinde terörle mücadele operasyonları yaptığımız dönemde Özel Kuvvetler’deki kurslarını bitirerek, arkadaşı ile birlikte uzman çavuş rütbesiyle benim komuta ettiğim tabura atandılar. Uzun yıllar terörle mücadelede birlikte yer aldık, yüzlerce çatışma ve çok zorlu mücadelelerden geçtik. Bu süreçler; cesaret, fedakârlık, itaat ve birbirine gönülden bağlılık, zerresine kadar her yönü ile birbirini tanımanın en önemli ortamlarıdır.

Ömer Halisdemir dürüstlük, fedakârlık, cesaret, kahramanlık, vatan sevgisi gibi değerlere sahip olduğunu bu süreçte bize gösterdi. Astsubaylık sınavlarına ben götürdüm, sınavı kazanarak astsubay oldu. Ben Ankara’da karargah dışındayken korumalar sıra ile 24 saat esasına göre Özel Kuvvetler Komutanı’nın makamında nöbet tutarlar. Darbe gecesi Ömer Halisdemir makam korumasındaydı.

Her şey düğünde başladı

O gece arkadaşımın Gazi Orduevi’ndeki düğününe davetliydim. Düğünde olağan dışı bir şey fark ettim; protokol olarak askeri nezaket ve görgü kuralları gereği oturmamam gereken arkalarda bir masada, protokol gereği olmaması gereken şahıslarla birlikte oturmamın planlanmış olması olağan bir durum değildi. Bu nedenle saat 21:30 sularında protesto maksatlı erkenden düğünden ayrıldım.

Darbe girişiminden sonra aynı masada başköşede oturan şahsın FETÖ mensubu başçavuş olduğunu ve dışarıda beni alıkoymak için görevlendirilen ekip ile irtibatlı olduğunu öğrendim. Orduevinden ayrıldıktan sonra FETÖ mensubu Kurmay Albay Fatih Yarımbaş ve ekibi tarafından yolum kesildi. Ekibi bertaraf ettikten sonra Özel Kuvvetler Karargahı’nı aradığımda, FETÖ üyeleri tarafından karargahın ele geçirildiğini öğrendim. Görüştüğüm darbeci kurmay albay, Genelkurmay’dan mesaj geldiğini, Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu ve şahsımın da görevden alındığını, yerime Semih Terzi’nin yeni Özel Kuvvetler Komutanı olduğunu söyledi. Tehditli ikazlarıma, uyarılarıma rağmen artık benden emir almayacaklarını beyan ettiler.

Sabaha kadar mücadele devam etti

Her dakikası büyük bir mücadele içinde geçen bitmeyen bir geceydi. 15 Temmuz akşamı saat 21:30’da yolumu kesen darbecilerden kurtulduktan sonra başlayan mücadele, ertesi gün Akıncı Üssü’ndeki rehinelerin kurtarılması ve Genelkurmay Karargahı’nın darbecilerden temizlenmesine kadar devam etti. Gece boyunca Başbakan, İçişleri Bakanı, Mit Müsteşarı, Müsteşar Yardımcısı, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ve bazı valiler ile Türkiye genelinde FETÖ’cü olmadığından emin olduğum komutanlar ile görüşerek darbeye karşı mücadeleyi koordine ettik. Özel Kuvvetler karargâhına gitmek üzere çağırdığım araçla buluşmak üzereyken taarruz helikopterleri tarafından ateş açıldı ve Emir Astsubayım Kamil ile Uzman Çavuş korumam Osman yaralandı. Osman’ın sağ bacağı kasıktan koptu. Gönderdiğim bir ekip tarafından Genelkurmay Karargâhı darbecilerden alındı. Akıncı Üssü’ndeki rehin tutulan komutanları kurtarmak için intikal ederken Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar aradı. Çankaya’da, Başbakanlık’ta olduğunu ve oraya gelmemi söyledi. Malumunuz Genelkurmay Başkanı, FETÖ’cüler tarafından Akıncı’dan Çankaya’ya getirilmişti. Ekibi Akıncı’ya gönderdim, ben Çankaya’ya gittim. Oradan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı alarak evine götürdüm.

Ertesi gün ele geçen kamera kayıtlarından gece darbeye fiilen iştirak edenleri tespit etmeye başladık. İlginç olan darbe gecesi darbeye fiilen katılıp darbe başarısız olunca kaçanların pazartesi günü hiçbir şey olmamış gibi üniformalarını giyip Genelkurmay Karagahı’na mesaiye gelmeleriydi. 

Darbenin seyrini değiştiren emir!

Diyarbakır’da bulunan özel kuvvetler mensubu albay tarafından Semih Terzi’nin bir tabur kuvvetle Ankara’ya Özel Kuvvetler Komutanlığı emir komutasını almak üzere hareket ettiğini öğrendikten sonra 02:00 sularında Ömer Halisdemir’i aradım. Bu onunla son görüşmemizdi. Bu son görüşmemizin haleti ruhiyesini anlatmak çok zor. Aramızda çok duygusal bir görüşme oldu. Bir taraftan memleketin halini diğer taraftan Silahlı Kuvvetlerin düştüğü durumu, bir diğer taraftan da yaşanan ihanetin acısını yaşarken, tarif edilmez dramatik duygular içerisinde tek yürek olmuş bir baba oğulun inanılmaz hisleri içerisinde o tarihi emri verdim.

Semih Terzi darbeci bir haindir

Özetle; “Ömer, kardeşim 20 yıla yakın birlikteliğimize dayanarak sana tarihi bir görev veriyorum; Semih Terzi darbeci bir haindir, onu karargaha girmeden öldür. Bunun sonunda şehadet olduğunu biliyorsun, hakkını helal et” dedim. O da “emredersiniz, baş üstüne komutanım, hakkım helal olsun” dedikten sonra telefonu kapattık. 02:16’da Ömer Halisdemir’in darbeci Semih Terzi’yi öldürdüğünü ve kendisinin de şehit olduğunu öğrendim. 16 Temmuz sabahı, Özel Kuvvetler Karargahı’na ulaştığımda Ömer Halisdemir’in naaşının yanına gelerek onu alnından öptüm”

Ömer ile baba oğul gibiydik

Ömer Halisdemir ile baba oğul gibi olduklarını dile getiren Zekai Paşa, naaşını ilk gördüğünde ise duygularını şöyle ifade etti: “ Bir baba evladını kaybettiğinde ne hissederse onu hissetim. Ömer ile sayısız çatışmaya girdik. Her çatışma sonrası hala beraber olduğumuz için mutlu olurduk. Bugün anlatamayacağım nice badireler atlattık. Bizim için şehitlik rütbelerin en yükseğidir. Onu yalnız uğurlamak tarifi imkansız bir acı benim için”

O gece vatanın elden gideceği endişesini hiç yaşamadığını dile getiren Paşa, “ Bu millet tarihi boyunca ne hainlikler gördü. Ne acımasız saldırılara şahit oldu. Biliyordum ki bu aziz millet derhal devletinin yanında yer alacak ve gün doğmadan bu emperyalistlere geçit vermeyecekti. Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlettir. Yalnızca devlet kurumlarından oluşmaz, vatandaş bu Cumhuriyetin en temel unsurudur. Bu nedenle hiç böyle bir duyguya kapılmadım” dedi.  

Erzurumlunun gözü karadır

Erzurum’un gururu olan Zekai Aksakallı Paşa sözlerini şöyle tamamladı: “ Ben Erzurum’un o devletçi ve gözü kara özelliğinin hepsini taşıdım. Meslek hayatımda bu kentli olmanın gururunu yaşadım. Erzurum tarihi boyunca hiçbir emperyalistte boyun eğmemiş bir millettir, bir memlekettir. Tüm hemşehrilerime sizlerin aracılığı ile saygılarımı sunuyorum.”

 

Kaynak: GazeteGüncel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu