Hınıs Folkloru : Unutulmaya Yüz Tutmuş Folklorumuz

Sevgili dostlar;

Ülkemizde ilçe olarak kendine has halk oyunları olan iki ilçe Silifke ve Hınıs Folkloru..
Yine TRT arşivlerinde çalınan ilçemize ait bir çok türkü bulunmakta..

Hınıs oldukça zengin bir müzik ve halk oyunları kültürüne sahiptir.

Hınıs kültürün ayrılmaz bir parçası olan Hınıs Folkloru, halk oyunlarımız yöre insanının iç dünyasını,  neşesini, yaşantısını, üzüntüsünü, geleneklerini, tabiat olayları karşısındaki tavırlarını geçmişten günümüze günümüzden geleceğe taşır.

Hınıs ve çevresindeki mahalli oyunlar geleneklerin yaşama tarzının bir parçasıdır.

 

Maalesef günümüzde bu oyunlardan bir çoğu unutulmaya yüz tutmuş hatta unutulmuş oyunlar.

Bir zamanlar kendi kültürümüz vardı, bize ait içinde biz olan, ruhumuz,kültürümüz, emeğimiz olan bir kültür.. Belkide bir çok bölgede hiç olmamış bir kültür. Malzemesi davul, klarnet birkaç kıyafet.. Çetin ağabey klarneti üfleyip Battal yada Datto diye adlandırdığımız İdris abi davula tokmağı dokundurduğunda yürekler yerinden çıkacakmışcasına heyecanlanırdı.. Düğünlerde bu işin pirleri olan ağabeylerle oynamak için gözlerinin içine bakar, kendilerinin yanlarına almalarını beklerdik bir çoğumuz..

Hele Zülküf dayının “gudee  yakuşta” diye seslenişi..

İşin garibi şimdi yapay ortamlarda yapay oyunlarla büyüyor çocuklarımız.. Bakın bir çok insanınmışım adını bile bilmediği ( Aşırma (Ağırbar), Koçeri, Belen, Delilo (Lorki), Depşororo, Hannay, Ninnarano, Hoşbilezik, Keçiki, (Nadem Hırçıki), Kutto, Laççin, Lezli, Nari, Nargülüm, Piçügürik, zirve,Temürağa, Yari, Yarkuşta, Zeliyi,)adlarıyla anılan oyunlarımızın yerine yapay diye adlandırdığım farklı yöre oyunları aldı. Ellide bir çoğumuz ne fark eder diyebilirsiniz ama bizce çok şey fark eder..

Kültürümüzün manası, düğünlerimizin sıcaklığı, geçmişimiz ve geleceğimiz yok oluyor.. Elbette oynadığımız her oyun bizim değil, ama son zamanlarda öyle oldu ki, kendi Folklorümüzü unutur olduk..

Kültürümüz zenginleşeceğine  gittikçe fakirleşiyor.. Yükseleceğine daha da alçalıyor, lâkin çırpındıkça battığımızdan haberimiz yok..

Eskiden kendimize ait bir kültürümüz vardı, Şimdi ne kültür kaldı nede folklor. Şimdiki folklor bizim değil artık..

Özüne dön be HINIS..

Gelin hep beraber Folklorümüzü ilçemize kazandırmak,yaşatmak için emek sarf edelim.

Çocukluğumdan, Hınıs’tan ayrıldığım güne dek gittiğim düğünlerde, Zülküf dayı, barın içindeyse ise, mutlaka bar başında onu görürdük…

Rahmetli Zülküf Şahin yine rahmetli Recai Canbek ile bereber Cığallardan birinin düğünündeyiz..Çetin abi klarnet çalmayı bırakmış ısrar üzerine düğüne gelmişti ve uzun bir aradan sonra çalıyordu..

Bir ara Zülküf dayı dedi kalkın hele şöyle ekip burada kısa kısa oyunları oynayalım.. Mendil tabii ki Zülküf dayıda Recai abi, Nahit Akıcı, ben ve Orhan Eldeniz el ele tutuştuk başladık oynamaya… Hınıs Folkloru ndan örnekler olan, Ağırbar, Koçeri derken geldik Ninnarano’ya. Hannaye oynayacaktık ki baktık bar başının elinden mendil alınmış halayın poçiğinde (sonunda) bizler kalmışız…

Rahmetli Zülküf abi şu cümleyi kullandı..
Benim elimden mendil alındıysa bu iş Hınıs ta bitmiştir..
O günden sonra Zülküf dayıyı düğünlerde hiç görmedim.

Eskiden kendi kültürümüz arasında oyunda bile saygı vardı..
Usta, kalfa ve çırak sıralaması misali..
Zülküf dayıyı yaratmışken, vefatında kendisi için yazdığım doğrusu yüreğimden geldiği gibi kağıda döktüğüm şiirle bitirelim..

Hey gidi Zülküf abi, hey gidi yiğitlerin yiğidi,
Hey gidi vakur barının, vakur barbaşı,
Daha koluna girecektim,
Ağır bar oynayacaktım seninle,
Çepki oynayacaktık daha,
Yarkuşte vuracaktık düğün meydanlarında,
Ellerimi bırakıp nereye böyle..
Ağırbaşlı olmayı sende görmüştüm,
İyiliği, muhabbeti sende,
Adam gibi adam olmayı sende görmüştüm..
Bilmem daha kaç Hınıslı gencin örnek adamı,
Yüreğimin adamı nereye böyle..
Çok yazasım geliyor seni,
Çok anlatmak istiyorum seni tanımayana,
Ölüm bu kadar yakın, bu kadar gerçek…

Vesselam…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu