Tüm Zamanların En İyi Distopik Kurgularından Biri: Beni Asla Bırakma Kitap İncelemesi

Kazuo Ishiguro’nun kaleminde hayat bulan “Beni Asla Bırakma,” duygusal derinliği ve evrensel temalarıyla okuyucularını büyüleyen bir başyapıt. Japon asıllı İngiliz yazarın incelikle dokuduğu bu roman, bilim kurgu ve distopya unsurlarını içinde barındırarak insan doğasının karmaşıklığına odaklanıyor. Ishiguro eserinde, sıra dışı bir dünyada geçen hikayesi aracılığıyla insan ilişkilerinin, anıların ve özlemlerin izini sürüyor. “Beni Asla Bırakma,” sadece kurgusal bir evrende geçen bir öykü değil, aynı zamanda insanlık varoluşunun temel sorularına yönelik düşündürücü bir yolculuğa davet ediyor. Şimdi daha fazla vakit kaybetmeden Beni Asla Bırakma kitap analizi yazımıza başlayalım.

Beni Asla Bırakma kitap konusu

Beni Asla Bırakma kitap analizi

“Beni Asla Bırakma” (Never Let Me Go) Kazuo Ishiguro’nun distopik bir dünyayı konu alan eserlerinden biri. Roman, bilim kurgu öğeleriyle örülü dramatik bir hikayeyi işliyor ve insan doğasının, özgürlüğün ve ölümün temalarını ele alıyor. Hikayeyi yavaş yavaş işleyerek bizi kitabın içine çekiyor.

Hikaye, Kathy H., Tommy ve Ruth adlı üç ana karakteri anlatıyor. Bu üç karakter kendileri gibi ailesi olmayan başka çocuklarla birlikte Hailsham adlı bir yatılı okulda yaşıyor. Bu çocuklar toplumdan uzakta, sadece okulun sınırları içinde hayatlarına devam ediyorlar. Dışarıdaki dünya hakkında neredeyse hiçbir fikirleri yok. Ancak, bu okul ve çocukların yaşadığı dünya bizim bildiğimiz normallerden çok daha farklı. Hikaye, okuldaki gençlerin gerçek kimliklerini ve kaderlerini keşfetmeleriyle ilerliyor. Onlarla birlikte biz de korkunç gerçekleri öğreniyoruz.

Okuldaki çocuklar, aslında organ bağışçısı olarak yetiştirilen klonlar. Onların yaşamları, organlarını bağışlamak üzere yetiştirildikleri bir toplumda, gençlik dönemlerinde yaşadıkları arkadaşlık, aşk ve kıskançlık gibi duygusal ilişkilerle örülü. Roman, klonların önceden belirlenmiş bir kaderle yaşamak zorunda oldukları gerçeğini keşfetmeleri ve bu gerçekle başa çıkmaya çalışmalarını anlatır.

Ishiguro’nun dil ve anlatımı, duygusal yoğunluğuyla birleşerek romanı unutulmaz kılan unsurlardan biri. “Beni Asla Bırakma”, sadece distopik bir hikaye değil, aynı zamanda insan doğasının karmaşıklığını ve acı gerçekleri sorgulayan etkileyici bir eser. Kitabı incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Beni Asla Bırakma kitap özeti

Beni Asla Bırakma kitap analizi

Beni Asla Bırakma, 1990’ların sonlarındaki İngiltere’nin distopik bir versiyonunda geçiyor; burada sıradan vatandaşların hayatları, devlet onaylı bir insan klonlama programı aracılığıyla uzatılıyor. Öğrenci olarak adlandırılan klonlar, dış dünyadan uzakta özel kurumlarda büyüyor. Yetişkin olduklarında ise hayati organlarını bağışlamaları gerekiyor. Ancak bu durum okuyucunun hemen dikkatini çekmiyor. Romanın başında anlatıcı Kathy H. kendisini yalnızca otuz bir yaşında bir bakıcı olarak tanıtıyor. Yaklaşık on iki yıldır bakıcı olarak çalışmaktadır ancak birkaç ay içinde görevinden ayrılacaktır. Kathy, Hailsham okulunda kendisiyle birlikte büyüyen iki arkadaşı Tommy ve Ruth ile ilgili anılarını hatırlamak ister ve böylece hikaye başlar. Kathy ilk başta organ bağışı programını açıklamaz ya da Hailsham öğrencilerinin klon olduğundan bahsetmez.

Kathy’nin anlatımı çoğu zaman doğrusal olmasa da romanın üç bölümü kabaca onun hayatındaki üç aşamayla örtüşüyor. Birinci bölümde Kathy, Hailsham’daki çocukluğunu hatırlıyor. Ruth’la olan arkadaşlığını anlatıyor. Hailsham’da Ruth, Kathy’yi sık sık kızdırıyor. Kathy ayrıca şiddetli öfke nöbetleri geçirmesiyle tanınan bir öğrenci olan Tommy’yi de anlatıyor. Tommy, Hailsham personelinin ve öğrencilerinin çok değer verdiği sanatsal yetenekten yoksun olduğu için başlangıçta akranları arasında dışlanmıştır. Kathy, Tommy’ye sempati duyuyor ve öfke nöbetlerinden biri sırasında onu sakinleştirmeye çalışıyor.

İkinci bölümde Kathy, Ruth ve Tommy ile birlikte geçici bir konut tesisine taşınıyor. Zaten orada yaşayan “kıdemli” öğrencilerle tanışarak yeni hayatlarına alışıyorlar. Orada başka bir çift ile tanışırlar. Kısa bir süre sonra Kathy, bakıcı eğitimi için başvurusunu yapar ve ayrılır.

Üçüncü bölüm Kathy’nin bakıcı olarak geçirdiği zamana odaklanıyor. Kathy işinde iyi olsa da işi hem zor hem de yalnızdır. Ruth ve Tommy ile uzun bir zamandır görüşmemiştir. Ruth kötü bir bağış yapmıştır. Kathy onun bakıcısı olur. Ruth daha sonra Kathy’yi Tommy’nin bakıcısı olmaya teşvik eder. Kısa bir süre sonra Kathy ve Tommy sevgili olurlar ancak mutlu hayatları pek uzun sürmez.

İlginizi çekebilir:

2017 Nobel Edebiyat Ödülü’nün Bu Yılki Sahibi İngiliz Yazar Kazuo Ishiguro

Karakterler

Kathy H: Romanın kahramanı ve anlatıcısı. Kathy H., yıl sonunda bağışçı olmadan önce anılarını anlamlandırmak isteyen otuz bir yaşında bir bakıcı.

Tommy: Kathy’nin çocukluk arkadaşı, aynı zamanda Hailsham’da öğrenci. Tommy, çocukluğunda “yaratıcı olmakta” zorlanır ve sanatsal yeteneklerinden yoksun olduğu için alay edilir.

Ruth: Kathy’nin çocukluk arkadaşı ve Hailsham’daki başka bir öğrenci. Ruth, Hailsham’da Kathy ile birlikte büyür; burada Ruth’un karizmatik ve huysuz kişiliği onu arkadaş gruplarının doğal lideri haline getirir.

Bayan Lucy: Hailsham’daki gardiyanlardan biri.

Bayan Emily: Hailsham’ın baş gardiyanı. Bayan Emily diğer velilerden daha yaşlı ve öğrenciler onu genellikle korkutucu buluyor. Ancak onun kararlarına saygı duyuyorlar ve onun Hailsham’daki varlığı kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyor.

Beni Asla Bırakma kitap analizi

“Beni Asla Bırakma” (Never Let Me Go) Kazuo Ishiguro’nun distopik bir hikayeyi anlatan eserlerinden ama biz, hikayenin başında eserin distopik havasını hissetmiyoruz. Hikayenin başında karakterler yatılı okulda büyüyen ve hiçbir şeyden haberleri olmayan çocuklar. Büyüdükçe neden var olduklarını, toplumun onlardan ne beklediklerini öğreniyorlar. Kazuo Ishiguro kitabı o kadar güzel yazmış ki, karakterler gerçeği öğrenmeden biz de hiçbir şey bilmiyoruz, tahmin edemiyoruz. “Klon” kelimesi kitabın çok ilerleyen sayfalarında geçiyor ki o zaman bile tam olarak ne olduğunu anlamıyoruz.

Kapalı bir ortamda, bir tür yatılı okulda büyüyen, ebeveynleri olmadığı ve çocuk sahibi olamayacakları için kendilerinin birer çocuk olarak kabul edilmediklerini yavaş yavaş anlamaya başlayan üç arkadaşın hikayesini okuyoruz.. İnsan sayılmıyorlar çünkü onlar birer klon. Yaratılma amaçları normal insanların hayatlarını uzatmak için onlara organ bağışında bulunmak.

Ölene kadar ya da kendi deyimleriyle “tamamlayana kadar” bunu yapmak zorundalar. Hayatları oldukça kısa ve kısıtlı. Biz bu gerçeği oldukça geç fark ediyoruz. Hikaye boyunca tek bir şok edici açıklama yok. Daha ziyade, tıpkı çocukların kendilerinin kaderlerini yavaş yavaş anlamaya başlaması gibi, biz de okuyucular olarak parçaları yavaş yavaş bir araya getiriyoruz.

Beni Asla Bırakma ilk başta bir bilim kurgu eseri gibi gelse de aslında hiç de öyle değil. Yazar, insanların kitabını biyoteknoloji hakkında tüyler ürpertici bir uyarı olarak okumasının sorun olmadığını ama eğer böyle yaparlarsa asıl anlatılmak isteneni kaçıracaklarını düşünüyor. Çünkü kitap gelecekte değil geçmişte geçiyor: “İngiltere, 1990’ların sonu” Ishiguro’nun tüm romanlarında olduğu gibi, tasvir ettiği yaşam koşulları hiçbir zaman açıkça belli değil. Okuyuculardan bunların kendileri anlamaları, söylenenler ve söylenmeyenleri bir araya getirip kendileri gerçeği keşfetmeleri gerekiyor.

İlginizi çekebilir:

Okurken Gözyaşlarınıza Hakim Olamayacağınız En İyi Kitaplar

Okuyucu yorumları

“Gerçekten özgün bir konusu var .Duygusal olarak bitap durumdayım şu an. Konu beni çok fazla etkiledi. Distopik bir dünya olsa da gerçek olsaydı aynı şeyleri yaşardık gibi hissettim. İnsanların acımasızlığına alışmak beni korkuttu .Gerçekten harika bir eserdi mutlaka okumalısınız.”

Yazan: @huseyinbakirtas

“Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Nobel ödüllü bir kitap olduğunu belirtmek istiyorum. Kitap konu olarak çok ilginç.

Başkalarının yaşaması için hayatta olan bir grup insan, klon. Hayat amaçları, organ bağışlamak ve bağışçılara bakıcı olmak. Böyle bir hayat döngüsünde yaşanan arkadaşlıklar ve aşk. Fakat bütün bu duygular o kadar düz bi çizgide ilerliyor ki bu benim için biraz hayal kırıklığı oldu.
Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.”

Yazan: @Pirusdankalan

Kitaptan alıntılar

“Yalnızlığı bile sevmeyi öğrendim.”

“Seçme şansı olunca, kendine benzeyeni seçer insan. Bu çok doğal.”

“Vakit öldürmek için nostaljik hayaller kuruyorum hepsi bu.”

“Aşık olduğunuza emin misiniz? Bunu nasıl bilebilirsiniz? Sizce aşk o kadar basit bir şey mi?”

“Doğru insanı bulursan, kendini çok iyi hissedersin…”

“Ne zaman yalnız kalsam, durup bir manzara arardım; pencereden dışarı bakıp mesela, ya da içinde kimse olmayan bir odaya açılan kapıdan içeri bakarak.”

İlginizi çekebilir:

Hayatınızın Akışını Değiştirecek Mutlaka Okunması Gereken 16 Eser

Beni Asla Bırakma ne anlatıyor?

Beni Asla Bırakma, insanların organ bağışçısı olarak klonlandığını ve bu klonların çocukluktan yetiştirildiği bir dünyada klon bir kadının anılarını anlatıyor.

Beni Asla Bırakma ne zaman yazıldı?

Beni Asla Bırakma 5 Nisan 2005’te yayınlandı.

… 2

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu