Spor yazarları Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yorumladı: Jesus’un adı, Buruk’un aklı

Spor yazarları Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yorumladı: Jesus'un adı, Buruk'un aklı

Spor Toto Süper Lig’in 18. haftasında Galatasaray, Fenerbahçe’yi Sergio Oliveira, Kerem Aktürkoğlu ve Mauro Icardi’nin golleriyle 3-0 mağlup etti. Spor yazarları derbiyi değerlendirdi.

Maç başlıyor, 45 dakika bitiyor. Sahada görünen manzara şu: Galatasaray daha doğrusu Okan Buruk dersine çok iyi çalışmış. Rakip sahada olmasına rağmen oyunu istediği şekilde oynuyor. Sahada Fenerbahçe’yi istediği şekilde hem de baskı yaparak etkisiz hale getiriyor. Fenerbahçe arkada üçlü oynuyor. Tamam da üçlü oynayan adamlar ağır. Bunların üzerine kontra gidersen açık veriyorlar.
Galatasaray’da da bu olayı çözecek adamlar var. Biraz defans yapıp çabuk hücum edersen Fenerbahçe’yi zor pozisyonlara sokarsın. Nitekim dün gece öyle oldu. Okan Buruk orta sahada çok koşan adamlarını oynattı, santrforlarını yanında tuttu, çabuk adamlarını da ileriye koydu. İkinci devrede de bu devam etti. Jesus bu işe bir çare bulamadı. Yani Okan Buruk kendinden daha usta olan rakip teknik direktörü mat etti…
(Erman Toroğlu-FotoMaç)
Derbi için, “Galatasaraylı oyuncular özgüvenli ve psikolojik üstünlükle Kadıköy’e gidiyorlar. Lider olarak dönerler” demiştim ve yanılmadım. Kadıköy’deki muhteşem oyun, 3-0’lık skor Galatasaray’ın liderliği hak ettiğinin belgesiydi. Okan Buruk akıl kokan bir oyun planıyla hem Jorge Jesus’u taktik olarak alt etti hem de yönetimiyle birlikte Galatasaray’a tepeden bakan Fenerbahçe’ye karşı Kadıköy’de dev bir zafere imza attı. Galatasaray ekolünde yetişen ve oyuncu olarak sayısız başarılara imza atan Okan Buruk’u camiaya yakıştırmayanlar, hatta “Hoca değil” diyenlerin şimdi yüzleri utançtan kıpkırmızı olmuştur.
Bu arada inanarak ve güvenerek Okan Hoca’yı göreve getiren başkan Dursun Özbek ile ekibini de kutlamak gerekir. Galatasaray taraftarının olmadığı derbide Galatasaraylı oyuncular maç boyu tribün baskısına kulak asmadan oyunun direksiyonunu elinde tuttular. Sarı-kırmızılılarda Muslera’dan tutun en uçtaki Barış’a kadar her oyuncu yüreğini ortaya koydu…
(Levent Tüzemen-Sabah)
Fenerbahçe’nin hocası Jorge Jesus’un, Galatasaray’ın hocası Okan Buruk’a oranla yaşıyla, birikimiyle, şampiyonluklarıyla haklı olarak daha önde, daha bilinen bir adı var… Ama gördük ki maçı Jesus’un adı değil, Buruk’un aklı kazandı…Fenerbahçe’nin taş gibi ağır üçlü stoperle oynadığını artık ‘Sağır Sultan’ bile biliyor… Okan Hoca, bu ağır savunmaya karşı çok akıllı bir ön alan oluşturdu… Ağır Gomis’i, hatta Icardi’yi oynatmak yerine, Barış Alper, Kerem ve arkalarında Mertens gibi üç “uçurtmayı“ Fenerbahçe’nin ağır adamlarının üstüne saldı…
(Şansal Büyüka-Milliyet)
Maç öncesinde iki teknik adamı karşılaştırırken, “Jesus futbolu, Okan Buruk ise Süper Ligi biliyor” dedim. Çünkü büyük maçların “ruhu” vardır ve bu şifreleri en iyi çözen hoca da takımına istediğini yaptırır. Üçüncü yerliyi bulmak için uğraşan Okan Buruk, Kadıköy’e dört Türk ile geldi. Jesus takımın en değerlisi İrfan Can’ı kulübede oturttu.
Bu rekabetin ne demek olduğunu iyi bilen oyuncuların gösterdiği çaba veya reflekslerle dengeleri bozabiliyorsunuz. Barış Alper’in ön tarafta her yere koşturup, Kerem’i bek gibi oynatıp, hızlı atak başlangıcında görevlendirmesi bu yüzdendi. Bir 45 dakikayı Galatasaray’ın ne yapacağını seyrederek geçirdi Jesus…
(Gürcan Bilgiç-FotoMaç)
Maç öncesi yazımızda Fenerbahçe’nin en çok gol atan, Galatasaray’ın ise en az gol yiyen takımı olduğunu vurgulamıştık. Ancak çok gol atan takım olmak, defansının iyi olduğu anlamına gelmiyor.
Galatasaray’ın da az gol yemesinin, forvetinin kötü olması anlamına gelmediği gibi. Nitekim dünkü maçta ilk yarı boyunca çoğunlukla Fenerbahçe’nin orta saha eksikliği ve defans hatalarında, Galatasaray’ın ise ofsayttan attığı iki golün yanında, Fenerbahçe’den daha fazla girdiği gol pozisyonunu ve attığı golü dikkate alırsak, tablo daha net anlaşılır. Galatasaray ofsayt konusunda biraz daha dikkatli olsaydı ilk yarı çok daha avantajlı bir skor bulabilirdi…
(Engin Verel-Akşam)
Futbol her ne kadar ‘alan/zaman oyunu’ olarak bilinirse de ‘plan’ olmadan herhangi bir şeyin gerçekleşmesi ancak tesadüflerle mümkündür. İlk yarı gösterdi ki, bilindik santrfor düzeninden uzak oynayan Galatasaray, planladığı çoğu şeyi yapmadan devreyi önde kapadı. Bir gol attı, iki üç gol daha atabilirdi de. Özellikle başta Berkan olmak üzere orta alan kapatıcılarının yüksek etkisine Barış Alper de katılınca daha iyi işleyecek doğru plan, ‘yarı doğru’ işledi!
Fenerbahçe ise genel olarak dağınık, bilinçsiz dahası çaresiz görüntüdeydi. Atak yapmadı değil ama hücumlar daha öncekiler gibi organize olmaktan çok bireysel girişimler olarak parladı ve söndü…
(Cem Dizdar-Fanatik)
Karşılaşma öncesi Jesus, ”Bu maçın diğer maçlardan bir farkı yok” dedi ve sahaya da takımını inandığı oyuncular ve bildiği oyun planıyla sürdü. Fenerbahçe’nin nasıl oynayacağını bilen Okan Buruk da sahaya önemli yıldızlarını (Torreira ve İcardi) yanına oturtup, çok koşan, basit ve çabuk oynayan, rakibe baskı yapacak bir 11 sürmüştü.
Fenerbahçe’nin 3’lü defansının geride bıraktığı geniş alanları Galatasaray ani ataklarla çok iyi kullandı, pozisyonlar ve golü buldu. Serdar Aziz, Gustavo (Yine kafadan sarı kart gördü) ve Szalai her rakip atağında dağılıyor, kanatlarda oynayan Osayi ve Ferdi de sahada gelgitler yaşıyordu…
(Faik Çetiner-Fanatik)
Bir derbiden beklenmeyecek hızda başlayan sezonun temposunu yaparak süren maçın en başından belliydi Fenerbahçe açısından felakete döneceği. Çünkü Okan Buruk’un Fenerbahçe oyununu farklı bir şekilde çözdüğü ortadaydı. Okan Buruk santrforları kulübede bırakmış Kerem, Barış Alper ve Rashica gibi hızlı adamları öne koymuş, takımı sadece Mertens’in, Oliviera’nın Fenerbahçe’nin arkasına atacağı toplara odaklamıştı…
(Ercan Güven-Milliyet)
Kolay değil, Fenerbahçe, Süper Lig’in en iyi takımlarından… Onunla deplasmanda oynuyorsun. 50 bin sarı-lacivertli taraftar karşısında maçı, hem de üç farklı kazanmak gerçekten büyük bir başarı… Okan Buruk takımını karşılaşmaya çok iyi hazırlamış. Rakibi de çok iyi analiz etmiş. Hücumda görev alan Kerem, Mertens, Rashica ve Barış Alper’in müthiş baskısı, çabukluğuyla ev sahibi ekibe hata yaptırarak mücadeleyi kazandı.
Muslera, Nelsson ve Abdülkerim üçlüsü sıfır hatayla oynadı. Hele kaleci Muslera çok önemli kurtarışlar yaptı. Nelsson ve Abdülkerim çabuk, isabetli hamleleriyle takımlarını rahatlattılar. Sacha Boey ve Rashica sağ çizgide devamlı ileri ve geri yaparak o koridoru sürekli kapadılar…
(Osman Şenher-Milliyet)
Galatasaray adına sorumluluğu üstlendiği günden itibaren, acımasızca eleştirilen Okan Buruk idi değilmi? Yere göğe konulamayan da Jesus! Bilumum mandepsi, oyun, plan, negatif programa yeltenen leşkerler; Fenerbahçeliler ve Ail Koç’tan beter burulmadıysa, şahsım hiçbir şeyden anlamıyor ve olan biteni zerre hissetmiyor demektir.
Bravo Okan Buruk, sana inananların hiçbiri değil buruk, mutlu hem de çok mutlu. Galatasaray teknik direktörü oyun kurgusu ve santrafor hele hele Berkan tercihiyle, sahaya çıktığı anda; Aslanlar camiasına müsabakanın ne şekilde biteceği konusunda muazzam ümit, elbette pozitif enerji enjekte etti…
(Oğuz Dizer-Fanatik)
Derbi maçlarında teknik adamların oyun tercihleri çok önemli. Bu tercihler beraberinde oyuncu seçimlerini de getiriyor. Dün akşamın sonucunu belirleyen, teknik direktörlerin bu kararları oldu. Okan hoca kurguladığı oyun sistemi ile Fenerbahçe’yi saha içerisinde büyük bir şoka uğrattı. Fenerbahçe’nin öne doğru çıkarak oynayan savunma bloğunun arkasına o kadar etkili sarkmalar yaptı ki rakibinin oyun kimyası bozuldu.
Özellikle Barış Alper’in mükemmel performansı Fenerbahçe savunmasını zorlarken, Galatasaray adına da büyük etkinlik yarattı. Oliveira’nın golünden sonra kontrolü tamamen eline alan Galatasaray’ın oyununa karşılık Jesus çok bekledi. İlk yarı içerisinde de hem sistem hem oyuncu değişikliğini yapması gerekirdi…
(Ali Gültiken-Sabah)
“İkinci yarıda Fenerbahçe dörtlü defansa döndüğünde sahadaki eksik liderliğe Lincoln soyunacaktı kağıt üzerinde ama cebinde sarı kartı olan 3 oyuncusuyla Galatasaray buna da izin vermedi. Buruk’un Berkan-Barış tercihi “doğru” diye bağırırken şah-mat hamlesi İcardi’nin sahaya sürülmesiyle geldi.
Önce Kerem’e yaptığı asist ve bir de usta işi son bitirişle gelen 3 fark… Fenerbahçe mental olarak rakibinin hep gerisindeydi. G.Saray’ın sol bekteki açık yarasını deşemediler ve Ferdi de Boey’e yenik düştü. Nelsson ve Abdülkerim kusursuz oynarken Muslera bu yaşta da ligin en iyisi olduğunu gösterdi.”
(Bülent Timurlenk-Sabah)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu