Esra Gezginci, Esrarengiz Azerbaycan’ın yeni bölümünde Nargin Adası ve Ateşgah’ta

Kafkasyalı Müslüman Talebeleri Komitesi, esir kaçırma harekâtları düzenlemiş, bazen de Cemiyet-i Hayriye’yle ortak operasyonlar yapmışlar. Çabaları, umdukları gibi savaşı Osmanlı lehine çevirmese de, birçok esir kayıklarla önce anakaraya, oradan da İran üstünden Anadolu’ya ulaşmayı başarmış.  

Birinci Dünya Savaşı döneminde Azerbaycan’da milli duygular, milli düşünceler çok büyük oranda gelişmişti. Ve milli komiteler, milli birlikler, hayır kurumları kurarlardı. Bunlar aynı zamanda Osmanlı Türkiye’sinde, İstanbul’da yer alan merkez cemiyetlerle ilişkiliydi. Nargin Adasında esir hayatı yaşayan askerlerin, subayların isimleri yazılarak gönderilirdi. Onların isimlerini taşıyan kişileri burada, adada bulurlardı. O kişileri hemen kurtarırlar, üzerlerindeki üniformayı değiştirip kılık değiştirmesini sağlarlar, sahte pasaportunu hazırlar ve geri gönderirlerdi.  

Çar Rusya’sının sona ermesiyle birlikte, Azerbaycan yetkilileri ve milli komite, bu adada olan, tüm esirlerin ve sivillerin Bakü’ye getirilmesine karar verdi. Anadolu’ya dönemeyen insanların birçoğu Bakü’de ve Bakü civarında kaldı. Yerli halkın içine karıştı, kaynaştı. Evlendi, kız aldı ve kız verdi. Azerbaycan’da ordu yoktu. Bolşevikler Ermeniler Azerbaycan Türklerini katlediyordu. Azerbaycan Türkleri, Ermenilerin, Bolşeviklerin karşısında mücadele etmek, onlara karşı direnmek için bu kampta esir hayatı yaşayan Osmanlı subayları ve askerleriyle birleştiler. Ben size bir anı anlatayım. Nağı Bey Şeyhzamanlı’nın bir hatırasını aktarayım. Kendisi, milli mücadele döneminde ve cumhuriyetin kurulmasında çok önemli bir isimdi. Gence’de doğmuştu. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin emniyet genel müdürlüğünü yapmıştı. Kendi yazdığı hatıralarında şöyle anlatıyor: “Kafkas İslam Ordusu, Gence’ye gelince bir askeri geçit töreni yapıldı. Ve halk, bu geçit törenini izlemeye geldi. Bu insanların içerisinde bir kız çocuğu, askeri geçitte, askeri düzenle ilerleyen bir Türk askerine ‘baba, baba, baba’ diyerek yürüdü.” Anadolu’da 1918 yılında Ermeni-Rus zulmü baş gösterdi. Ve oradaki evler yağmalandı. İnsanlar yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. Açlıktan, susuzluktan vefat edenler oldu. Her iki tarafta da yetim kalan çocuklar vardı. O sırada Cemiyet-i Hayriye, Anadolu’nun her yerindeki, Erzurum’daki, Ardahan’daki, Kars’taki, Oltu’daki yani bu bölgelerdeki kimsesiz kalan çocukları topladı ve Azerbaycan’a getirerek yetimhaneler açtı. O çocukları getirenlerden biri Ahmet Cevat’tı. “Çırpınırdı Karadeniz/Bakıp Türk’ün bayrağına” şiirini yazan muhterem, yurtsever Ahmet Cevat’tı.  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu