CHP’den tarihi ‘Milletin Sesi’ mitingi: Kılıçdaroğlu’ndan ‘Bize katılın manifestosu’

Erzurum Güncel- Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu kararı sonrası Bursa’dan İstanbul’a alınan ‘Milletin Sesi’ mitingi Maltepe’de düzenlendi. Sahneye eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kollarını sıvayıp konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:

“Kimse umutsuzluğa kapılmasın, haramilerin saltanatı yıkılıyor! 5 yıl önce ilk adımı attığımız yürüyüşün finaline yaklaşıyoruz. Az kaldı. Bu kentin, bu meydanlarında, tarlalarında, fabrikalarında, üniversitelerinde özgürce kucaklaşacağız. Az kaldı. 

Birileri Türkiye’yi zifiri karanlığa sürüklemek istiyor, insanları korkuyla sindirmek istiyor. Yaratılmak istenen bu korku ikliminin aparatlarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Siyasallaşmış yargı, mafya, uyuşturucu kaçakçıları, baronları, paramiliter yapılar, beşli çete, yandaş medya, insan ve silah kaçakçıları; hepsi birlikte çalışıyor. Bunların tek amacı var, korku iklimi yaratmak ve bu iklimden nemalanmak. Bunu hem siyasi hem finansal olarak nemalanmak için yapıyorlar. Bu milleti korkutarak bu sistemi ayakta tutmak istiyorlar. O ve sarayı giderse kaos olur algısının peşindeler. İnsanları gece yarısı tutukluyorlar, okulları basıyorlar. Tweet attı diye çocukları okullarından alıyorlar. Doğayı savunanlara hapis cezası veriyorlar, bebekleri babalarından annelerinden koparıyorlar. Hapse atılan gazeteciler, siyasetçiler… Siyaset yasakları… Şimdi bir adım daha atıp partileri kapatmaya hazırlanıyorlar. 

Konserleri yasaklıyor, Kürtçe müziğe tahammül edemiyorlar, sanatçıları mahkemede süründürüyorlar. 

O yasak, bu yasak, şu yasak… Tahammül edilmeyen Kpop, gençler, eğlence, mizah, yaşam tarzı, özgürlük… 

CHP olarak bizler gençlerden, Atatürk’ün dediği gibi fikri hür, vicdanı hür bir nesil bekliyoruz. Gençlerimizin her biri fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hürdür. 

Gençler, iktidar değişti, ülkeye bolluk bereket geldi, huzur geldi, hak hukuk adalet geldi diye yetinmeyeceksiniz. Nerede hata görürseniz, bizi özgürce eleştireceksiniz. Eleştirmekten korkmayacaksınız. Saray rejiminde gençlere eğlence yok, bolca uyuşturucu, bahis, kumar var. Memleketi bir uyuşturucu bataklığına çevirdiler. Türkiye’de her gelir grubuna göre pazarlanan uyuşturucular var. 

Kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, siyasilere suikast hazırlığı… Biz kullanışlı aparatlarla kavga edeceğiz ve kazanacağız. Bu haklı davamızın önünü kesmek için sürekli güvensizlik ortamı yaratmak istiyorlar, başaramayacaklar, biz kazanacağız.

Sarayın üstünü örtmek istediği ekonomik krizin acı gerçeklerini az önce dinlediniz. Ülkemiz ağır bir ekonomik buhranın içinde. Bu hakka, hukuka, adalete sırt çevirmenin sonucu. Bu ekonomi, adaletsiz yönetimin sonucudur. Milyonlarca aile ağır yoksulluk içinde geçinemiyor. Gençleri umutsuzluğa mahkum etmek istiyorlar. 

Gençlerin yüzde 70’i yurt dışına gitmek istiyor. 550 bini gitti bile. Bu saray ve şürekasının tek yapabildiği hamasi söylemler. Onların hamasi söylemerinden de yalanlardan da bıktık. Hep aynı muhabbetleri yapıyorlar. Ağızlarını açtıklarında yok 2023, yok 2071 yok dış güçler yok Almanlar bizi kıskanıyor yok efendim anlaşmalarda gizli maddeler var… Bunların tamamı yalan yalan yalan! 

Çok uzun süredir söyleyecekleri elle tutulur hiçbir şey kalmadı. Ama az kaldı, uzun zamandır değişim rüzgarları esiyor. Türkiye değişime hazır. Çiftçimiz, işçisi, memuru, bürokratı, esnafı, sanayicisi, tüccarı, ithalatçısı, turizmcisi, taksicisi bu değişime hazır. Bu değişime gençler hazır, kadınlar hazır. Biz bu değişime hazırız. 

Kollarımızı sıvayıp hemen çalışmaya başlamak zorundayız. Ekonomiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Yolsuzluk yapanların, kul hakkı yiyenlerin kim olduklarına bakmadan kafalarına inmek zorundayız. Sarayın ve fotoğrafçı suç işleri bakanının elinden yetkiyi aldığımızda, hepsinin, bu beşli çetelerin defterini dürmek zorundayız.  Bunların düzenine çomak sokacağız. Kan emicileri sırtımızdan söküp atacağız.

5’li çetelere, mafyalara, baronlara seslerini çıkarmayanlar; iyilikte yarışan belediyelerimize baskı kuruyor. Onların halka hizmetini engellemek istiyorlar. Belediye başkanlarımız siyasi talimatla kurulan bütün baskıları, kumpasları aşarak, entrikaları boşa çıkararak halka hizmetlerini sürdürüyorlar. Bu düzen, haramilerin düzenidir. 

1 hafta süreyle karanlıkta kaldım biliyorsunuz. Ben neoliberalizme karşıyım, bırakın halkı sömüren sömürsün, piyasa dengesini bulur söylemine karşıyım. Toplumun belleğine yerleşen bu anlayış, iktidar destekli sömürme ve köleleşmeye dönüştü. İnsanların geçim kaynaklarını korumak için devletin müdahil olması gerektiğine inanıyorum. 

Vergide indirim istiyorum ama bunu yapabilmek için kamu maliyelerimizin sürdürülebilir temele oturtulması gerektiğine inanıyorum. Mali sorumluluğa inanıyorum. Vatandaştan toplanan verginin hesabının vatandaşa verilmesi gerektiğine inanıyorum. 

2 kadın gazeteci, işlerini yaptıkları için tehdit ediliyor. Paramilerlere, mafyalara, baronlara, kendini derin devlet olarak ilan eden müptezellere, SADAT’a olur da bu onurlu gazetecilerin tırnağına zarar gelirse, siz kendinizi unutun! 

Ben suçla mücadeleye inanıyorum.

Türkiye’ye gelen kaçakların, Afganların ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi gerektiğine inanıyorum. Benim vatan sevgimde sınır namustur anlayışı var. 

Yol geçen hanına dönen sınırları koruyamayanlar devleti yönetemezler.  8 milyon kişiyi başımıza indirdiler, bu yük taşınamıyor. Gitmek zorundalar, gidecekler. Davul zurnayla, kardeşçe göndereceğiz. Kimse unutmasın; biz ırkçı değiliz, ırkçılığa karşıyız. Bu temiz milletin alnına bir kara leke sürülmesine izin vermeyeceğiz. 

Ortadoğu barış ve işbirliği teşkilatını kuracağız, Suriye’ye, orta doğu’ya barış getireceğiz. Bizim ilkemiz Atatürk’ün söylediği Yurtta Barış Dünyada Barış ilkesidir.

İnsanlar arasında eşitlik istiyorum; hak eşitliği… Fırsatların eşitliğin istiyorum. Değerle siyaseti yapılsın istiyorum. Demokrasiye saygı, işbirliği değerleri üzerinden var olalım istiyorum.

2 kelimede vücut bulan anlayışı iktidara getirmek için birlikte çalışmak zorundayız.

Dindarı, dinsizi, Türkü, Kürtü, Arapı, sağcısı, solcusu, liberali, milliyetçisi… 84 milyona, herkese; ülke elden gidiyor, birlikte olmak zorundayız, birlikte mücadele etmek zorundayız! Vatan bizim vatanımız, bayrak bizim bayrağımız. 

Atatürk’ün önderliğinde kazandığımız Kurtuluş Savaşı gibi, neye inandığımız, geçmişte hangi partiyi desteklediğimiz önemli değil. Eski tartışmaları bir tarafa bırakıp gerçek değişimi sağlamak için birlikte çalışmak zorundayız. Demokrasi ve adalet mücadelesini kimseyi ayırmadan, dışlamadan hep birlikte vermeliyiz. Emekçiler, toplumun tüm kesimleri, iş insanları, esnaf, kadınlar, emekliler, bilim insanları, beyaz yakalılar; insanca yaşayacağız, kardeşçe ve hakça bölüşeceğiz. 

Genç muhafazakarlar; bu sorunlar hepimizin sorunu, bir kısımın değil. Bu senin de sorunun. İl Başkanımıza siyaseti yasaklayan zihniyet senin nafakanı kesmek istiyor, seni köleleştiriyor. Sesini yükseleyeceksin, itiraz edeceksin. Aynısı sana da yapılacak. SADATçıların toplantılarında sen yoksun. Vatana ihanet suçu işlenirken erkekler oturdu yeni anayasa yazdı, sen orada yoksun ve olmayacaksın. Genç muhafazakar kardeşim, bu seçimde kararsızım diyemezsin. Kayıtsızlık bir cevap değildir, bir sondur. Kayıtsızlık saldırganın dostudur. Saldırgana karşı dik durmalısın, onurlu durmalısın. 

Bazıları hala öğretilmiş çaresizlikle bir partinin ve parti liderinin halkını dinlemesini zayıflık gibi algılıyorlar. Bir liderin kibar olmaması gerektiğini söylüyorlar. İyi kalpli olmayı zayıflık gibi gösteriyorlar. Biz birlikte oluyoruz, birlikte iktidar oluyoruz. Ben iktidar olduğumuzda asla değişmeyeceğim, neysem oyum! Kibar olmayı, dinlemeyi, dezavantajlıların derdine koşmayı değiştmeyeceğim, inadına koşacağım! 

İyi insan olmayı zayıflık olarak gösterenler, bir yüzükle yola çıkanlar bugün milletin celladı haline geldiler. Onlar saraylarda fink atıyorlar, millet ise aç. Kendi celladınızı seçmeyin. Bu bir şov değil, demokrasi arayışı; ciddi olmak zorundayız, ahlaklı olmak zorundayız, vicdanımızı dinlemeliyiz, ahlaki değerleri yüceltmek zorundayız. 

Aman CHP geçmişte böyle yaptı diyorlar. Evet, hatalar oldu; biz bugün çok mükemmel bir parti iddiasında da değiliz ama hatalardan ders çıkarmasını bilen bir partiyiz. Siz de Allah da şahidimdir ki, kendimizi geliştirmek ve düzeltmek için çok çaba harcıyoruz. İnanmaktan, denemekten, öğrenmekten şükretmekten vazgeçmeyenlerin başına harika şeyler gelir. Biz şu an bu ortamdayız. Tam anlamıyla mükemmel olmasak da mükemmel bir göreve talibiz. İşsizlere iş sağlamak, ülkeye kardeşliği getirmek, milleti huzura kavuşturmak… Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, bölgesinde ve dünyada saygınlığı olan bir ülkeyi yeniden inşa etmek… 

Bu söylediklerime inanıyorsanız, bize katılın. Akılcı bir ekonomi yönetimine katılıyorsanız, Silivri korkusu olmadan konuşmak istiyorsanız bize katılın. Barış Akademisyenleri görevlerine dönsün, harp okulu öğrencileri serbest kalsın diyorsanız bize katılın. Çevreyi önemsiyorsanız, eğitim ve sağlık için daha çok bütçe ayrılsın istiyorsanız bize katılın. Çocuklarınızı bu ülkede tutmak istiyorsanız bize katılın. 128 milyar doların nereye gittiğini bilmek istiyorsanız bize katılın. İsraf haramdır, yandaş kayırmak haramdır diyorsanız bize katılın. Asgari ücretli açlık sınırına mahkum olmasın diyorsanız bize katılın. 3600 ek gösterge ve EYT sorunu çözülsün diyorsanız bize katılın. Çocukların geleceğini düşüyorsanız bize katılın. Komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir felsefesine inanıyorsanız bize katılın. Bu ülkede barış istiyorsanız, aş, iş istiyorsanız bize katılın. Kamu yönetiminde liyakat olsun diyorsanız bize katılın. Herkesin inancına, yaşam tarzına saygı duyulmasını istiyorsanız bize katılın. Süleyman Şah türbesi vatan toprağına dönsün, tank palet fabrikası Katar’ın elinden alınsın diyorsanız bize katılın. 

Cumhuriyetimizin 2. yüz yılına girerken tertemiz sayfa açmak için, ülkemize çöken zifiri karanlığı parlak bir aydınlığa kavuşturmak için, görüşü, inancı, kimliği fark etmeksizin bu ülkenin bütün onurlu insanların haklarını sonuna kadar savunacağım. Bu ülkeden çalışananları geri alacağıma bir kez daha söz veriyorum! 

Sevgili halkım, kim olduğunu asla unutma; geliyor gelmekte olan! 

CHP’liler yurttaşları selamladı 

CHP’nin İstanbul Maltepe Meydanı’ndaki “Milletin Sesi” Mitingi; İstanbul ilçe belediye başkanları, CHP Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri, Parti Meclisi üyeleri, İstanbul milletvekilleri, Genel Başkan yardımcıları ile CHP’li Büyükşehir Belediye başkanlarının da katılımıyla başladı. 

Maltepe Miting alanını dolduran on binlerce yurttaşı; CHP’li yöneticiler, Büyükşehir Belediye başkanları, İstanbul ilçe belediye başkanları  halkı selamladı.

Miting; Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün;

Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri Doğuşcan Aydın Aygün, Tuğba Torun; PM üyesi Hasan Efe Uyar, Sevgi Kılıç, Eren Erdem, Burhan Şenatalar, Pınar Uzun, Ayşe Eser Danışoğlu, Müslim Sarı; PM üyesi İstanbul Milletvekilleri Gökan Zeybek, Erdoğan Toprak, Özgür Karabat, Yunus Emre, Zeynel Emre;

İstanbul Milletvekilleri Nazır Cihangir İslam, Turan Aydoğan, Ali Şeker, Sibel Özdemir, Akif Hamzaçebi, Mehmet Bekaroğlu, Yüksel Mansur Kılınç, Enis Berberoğlu, Emine Gülizar Emecan, Mahmut Tanal, İlhan Kesici, Gürsel Tekin, Aykut Erdoğdu, İbrahim Kaboğlu, Sezgin Tanrıkulu, Ünal Çeviköz;

Genel Başkan Yardımcıları Yüksel Taşkın, Gökçe Gökçen, Onursal Adıgüzel, Gamze Akkuş İlgezdi, Fethi Açıkel, Oğuz Kaan Salıcı; Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Engin Altay;

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak da mitinge katıldı, halkı selamladı. 

Yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile koronavirüs testi pozitif çıkan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, mitinge katılamadı, halka selamları iletildi.  

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, sahneye çıkarak mitinge katılan yurttaşları selamladı.

Yurttaşlar konuşma yaptı 

Sahneye ilk önce 49 yaşındaki kağıt toplayıcısı Nusret Güllü kürsüye davet edildi. Güllü konuşmasına ‘Selamın Aleyküm’ diye başlarken şu şekilde sözlerine devam etti:

“Şirinevler’de 25 senedir ikamet ediyoruz. Davul zurna  çalıyorduk evveli. Şimdi çekçek çekiyoruz. Çekçekimizi de elimizden aldılar, davulumuzu da aldılar, ekmek bırakmadılar. Pazarlarda attıkları artıkları toplayarak onunla geçiniyorduk. Şimdi domates oldu 20-25 milyon, o ezik domatesi de atmıyorlar artık, toplayamıyorlar. Daha geçen gün avrat ayakkabısı ile geziyordum (ayağındaki plastik terliği çıkartıp havaya kaldırarak) bunu çöpün dibinden buldum şimdi bununla geziyorum.

 

Bizim yapabilecek hiçbir şeyimiz kalmadı, artık dur demenin zamanı geldi, gözümüz açıldı!”

 

Nusret Güllü’den sonra sahneye 65 yaşında bulaşıkçılık yapan Nazife Canoğlu sahneye geldi. “Cümleten hoşgeldiniz, hepinizin saygıyla önünde eğiliyorum” diyen Nazife Canoğlu ifadelerini şöyle sürdürdü:

 

“3 dakikanızı alacağım beni affedin, bağışlayın. şöyle yorumalrıma girmek istiyorum, çok iyi dinlemeniz gerekir. Ben 1970 yılından beri Türkiye’de yapmadığım tek bir hırsızlık. Her yola başvurdum, namusumu şerefimi koruyarak. Fakat bu demek değil ki, 10 senedir her şeyim bitti. Herkes denizde yüzüyor, benim gibiler karaya kuma vurda. Neden sormuyoruz. Biz koyun gibi bir milletiz, affedersiniz, ırk ayrımı yapmıyorum. Hiçbir zaman yapmadım. Bu yaşıma getirdi annem babam beni, hepinizi çok seviyorum fakat 2 senedir yardımlarla ayakta duruyorum. Eşim emekli, 3 bin lira maaşı var. Bin 600 lira kira, bin lirası faturalar. Nasıl geçineceğimi bana sorun. Her iki kalçamda platin var. Beni idama da götürseler, laflarımı bütün başımıza gelenlere söyleyeceğim. Önce Türk vatandaşının halini hatrını soracak bir devlet istiyoruz biz. Biz garibaların sorulmasını, kapımızın çalmasını istiyoruz. Biz ansıl oya koşuyorsak başımzıdakilerin de bize koşmasını bekliyoruz. Bu sene tamamen karaya vurmuş durumdayıma rtık burama akdar geldi, yeter diyorum. Bir ekmek 5 lira alamıyoruz. Akşamdan sabaha zam olur mu? Ben hayatta ne böyle bir zam gördüm, ne pahalılık gördüm. Bir makarna 5 lirayken 3 lirayken; Migros’ta, Bim’lerde bile gidiyorsun rafa bakıyorsun, bu tarafa geliyorsun 20 lira. Makarnaya hasretsem Türkiye’de yaşamamam gerekiyor.

 

Ben yaşamak istemiyorum, yeter. Hep yabancılar, yabancıalr, yabancılar… Irk ayrımı yapmıyorum yanlış anlamayın. Büyükleri ağabeyim, küçükleri kardeşim. Ama şunu demek istiyorum, gelin seçelim, kendi doğru yolumuzu bulalım. Biz bunları başa getşiriyorsak şayet, kim geliyorsa, hakkımızı korusunlar. Şu mikrofonu 20 senedir bekliyordum.

 

Yalnız doğru yola gidelim Kendi yolumuzu kendimiz çizelim.”

 

Canoğlu’nun konuşması alandakiler taarfından büyük alkış alırken Nazife Canoğlu’ndan sonra kürsüye kasap Fatih Uludağ kürsüye geldi.

 

Uludağ konuşmasında şunalrı söyledi:

 

“Ben yaklaşık 20 yıldır kasaplık yapıyorum. 20 yıldır en kötü zamanımı geçiriyorum çünkü benim çıraklık zamanlarımda ihtiyacı olanlar geldiğinde ustalarımzı dedi ki, ‘Geri çevirme, ayrdım et’ ancak şu zamanda bri aprça veremiyoruz ihtiyaç sahibine. Çünkü tezgahımıza koyduğumuz etten kar edeceğiz derken bir sonraki eti zamlı alıp zarar ediyoruz. Bunun dışında elektrik faturaları. Et tüketen insanalra daha iyi et verebilmek için elektriği çok fazla harcıyoruz. büyük dolaplar kullanıyoruz. Sanayi tipi elektrik kullanıyoruz. 8-10 bin lira fatura ödeyenler avr. Ayrıca vatandaş da bundan etkileniyor. Biz istiyoruz ki uygun et verelim sürekli et verelim. Ama gel gör ki vatandaş evine et sokamıyor. daha iki gün öncesine kadar 15 liralık kıyma istiyor. 15 liralık kıyma 100 gram, 4 kişilik aile doyar mı? Bir tencere doalr mı? Bir dolma biberi doldurmayacak kıyma ile 4 kişi yemek yiyecek.

 

Ramazan ayında misafirleriniz oldu ya da misafirliğe gittiniz. İnsanlar et sunamıyor misafirlerine. Bırakın kırmızı eti tavuk almakta zorlanıyorlar.

 

Kullanmak istemediğimiz kemikli etler, sıyırıp attığımız kemikler reyonda yerlerini aldı insanlar alıyor. Tadı geçsin en azından diyor.”

 

Daha sonra kürsüye temizliğe gdien ev işçisi Muazzez Süngür geldi. Süngür’ün konuşması şöyleydi:

 

“Eve katkım olsun diye yarım zamanlı ev işçiliği yapıyorum. Aynı zamanda ben bir anneyim. Çocukalrımın okumasını ve bizden daha iyi yaşamasını istiyorum. Her geçen gün bu umudum azalıyor. 1-2 sene öncesine kadar çocukalrımızı nasıl okutacağuız diye düşünürken, şimdi çocukalrımızın akrnının nasıl doyuracağız diye düşünüyoruz.

 

Çocuğumla markete gidemiyorum. Olur da bir şey görür isterse alamam diye. O üzülürse bende üzülürüm diye. Beni bütün annelerin anlayacağını düşünüyorum. Anneleri bu hale egtiren sistem utansın diyorum.”

 

Esenyurt’ta tornacılık yapan Abdullah Korkunç son olarak kürsüye geldi. Korkunç konuşmasında şunları söyledi:

 

“İki çocuk babasıyım, üç aydır işsizim. Düne akdar aileme iyi bir gelecek kurmanın hayalini kuruyordum. Çocuğum benden karpuz istedi, ayrım karpuz aldım. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadım. Bir baba için çok ağır bir şey. İşsizim, gittiğim tüm firmalar yabancı uyrukluları çalıştırıyorlar. 27 yıllık ustayım, bana asagri ücreti layık görüyorlar. Sosyal imkanalrdan yoksun bir şekidle yabancı uyrukluları çalıştırıyorlar. Kendi ülkemizde yabancı olduk”

HalkTV

Kaynak: GazeteGüncel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu