Biraz divan edebiyatı…Berceste mısra…

Fevzi Budak Yazdı

Benzeri çok az bulunan 2. Selim’e ait muhteşem bir berceste beyit: Mısra-ı berceste; klasik divan edebiyatımızda öz, güzel, ince , lâtif söz ve sözler anlâmında kullanılan mısraları ve beyitleri ifâde eder. Hatta şöyle bir ifade var. “Maksut eserse, mısra-ı berceste kâfidir” Yani bir berceste- güzel mısranın söz kudreti bir esere denktir. Fuzüli’nin

“Ne kimse yanar bana ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı”

Berceste beyitlerin en güzel örneklerinden biridir.

“Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı firâkız
Âteş kesilir geçse sabâ gülşenimizden”

2. Selim ( Selimi)

(Biz ayrılık bahçesinin öyle yanık yanık ve öyle yakıcı yakıcı öten bülbülüyüz ki, sabah rüzgarı gül bahçemizden-gülşenimizden geçse, ateş kesilir, yanar)

Berceste beyitte gül, bülbül ve âşık ilişkisine yönelik bir alıntı: “Klâsik şiirimizde bülbülün ötüşü ya da âşığın hasretle, aşk ile ettiği ahların şiddeti daima mübalağa edilmiştir; öyle ki güneş ısısını ve yakıcılığını âşıkların âhlarından çıkan ateşin şiddetinden aldığı hükmüne varan şairlerimiz hiç de az değildir”

Bu beyit; klasik edebiyatımızda Selimî mahlasıyla bilinen ve şiir yazan II. Selim’in (Sarı Selim) padişahlığına mukayese edilemeyecek derecede muhteşem  ve kuvvetli bir mısra-ı bercestedir.

Yahya Kemal bu meşhur beyti ve Selimiye Camii’ni kastederek şöyle diyor: “Bir beyti bir de câmi-i mâ’mûru var.” Aslında kendisi de bir şiir üstadı olan Yahya Kemal Beyatlı’nın bu beyte hayranlığı ve Selimiye Camii’nin ihtişamına denk görmesi beyhude değil elbette…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu