Avrupa’daki Simge Yapılar Hakkında Şaşırtıcı Gerçekler

Avrupa kıtasının çok eski bir yerleşim yeri olduğunu göz önüne aldığımızda, büyüleyici anıtlar ve tarihi eserlerle dolu olmasına şaşırmamak gerekir. Çoğu insan, her yıl milyonlarca turist ağırlayan bu simge yapılar hakkında temel bilgilere sahip. Ancak çok azımızın bildiği ilginç gerçekler de mevcut. Neler mi? Gelin şimdi, Avrupa’daki simge yapılar hakkında bilinmeyenleri birlikte öğrenelim👇

1. Titus Kemeri’nin altından Yahudilerin geçmesi yasaktı

Avrupa’daki ünlü simge yapıların çoğu, askeri zaferleri anmak veya imparatorların isimlerini ölümsüzleştirmek için yapılıyordu. Bu yapılardan belki de en önemlisi, Roma İmparatorluğu’nun Yahudilere karşı zaferlerini anmak için yaptırdığı Titus Kemeri’dir.

Titus Kemeri yaptırıldıktan sonra Roma’daki Yahudiler, yapılan kemeri kendileri için bir hakaret olarak gördü. Bununla birlikte Yahudi statülerini kaybetmekten korktukları için herhangi bir Yahudinin Titus Kemeri altından yürümesini yasaklayan bir ferman çıkarttılar. O dönem Yahudiler tarafından oldukça ciddiye alınan bu yasak, 1997 yılına kadar sürdü.

2. La Sagrada Familia Kilisesi’nin yapımı hâlâ tamamlanmadı

Avrupa manzarasını süsleyen pek çok görkemli kilise bulunuyor. Ancak bunların çok az bir kısmı, Barselona’daki “Kutsal Aile” anlamına gelen La Sagrada Familia Kilisesi kadar çarpıcı bir hikâyeye sahip.

Yapımına 19. yüzyılda başlanan La Sagrada Familia, bazilika statüsü almış olmasına rağmen henüz tamamlanmamış durumda. Katalan mimar Antoni Gaudi kiliseyi tasarlarken, her biri önemli Hristiyan figürleri temsil edecek şekilde 18 kuleli olarak düşünmüştü. Bunların 12’si havariler, 4’ü müjdeciler, 1 Meryem Ana ve diğeri de İsa Mesih içindi. Ancak günümüzde kilisenin 8 kulesi mevcut.

3. Louvre’daki her bir sanat eserini görmek ortalama 100 gün sürer

Paris, Avrupa’nın kültür merkezi olarak görülür. Bu durum aslında dünyanın en kapsamlı koleksiyonlarından birine sahip olan Louvre Müzesi’nden kaynaklanıyor. Louvre Müzesi’nin ne denli büyük bir koleksiyona sahip olduğunu anlamak için ortalama bir hesap yapacak olursak, bir ziyaretçinin her sanat eserine 30 saniye zaman ayırdığını düşündüğümüzde Louvre Müzesi’nin tamamını gezmek neredeyse 100 gün sürüyor.

4. Eyfel Kulesi’nin tepesinde küçük bir daire var

Eyfel Kulesi, inşası sırasında dünyanın en yüksek binasıydı. Paris dendiğinde akla ilk gelen yapılardan biri olan bu kule, her yıl milyonlarca insan tarafından ziyaret ediliyor. Ancak onunla ilgili gördüğümüzden daha fazlası var!

Tasarım mühendisi Gustave Eiffel, yapının 3. katında bir daire inşa ettirmişti. Bu seçkin mekânı kiralamak için birçok zengin insan kendisine teklifte bulunsa da hepsini reddetti ve burayı kendi küçük sığınağı olarak kullanmaya devam etti. Gustave Eiffel’in, Thomas Edison da dahil olmak üzere dostlarını kendisini ziyaret etmeleri için buraya davet ettiği biliniyor.

5. Mont Saint Michel Manastırı bir zamanlar hapishane olarak kullanılıyordu

Fransa’nın Normandiya bölgesinde yer alan Mont Saint Michel, 8. yüzyılda bir ibadethane olarak inşa edildi. 18. yüzyılda gerçekleşen Fransız Devrimi sırasında ise Bastille des Mers (Deniz Kalesi) adlı hapishaneye dönüştürüldü. Hapishane, tarihi eserleri korumanın ve restore etmenin önemini her daim savunan Victor Hugo’nun çabalarıyla ilerleyen yıllarda Napolyon tarafından kapatıldı.

VII. Edward

Kraliyet Ailesi, bilindiği gibi uzun yıllardır Buckingham Sarayı’nda ikamet ediyor. Ancak bu muhteşem sarayda yalnızca bir hükümdar doğdu ve yaşamını sonlandırdı. Söz konusu hükümdar, 1901 yılında annesi Victoria’nın yerine geçen VII. Edward’dır.

7. Pantheon güçlendirilmemesine rağmen yüzyıllardır ayakta duruyor

Paris’te bulunan Pantheon, Kolezyum ile birlikte antik Roma’nın en görünür kalıntılarından biri. Muazzam kubbesiyle dikkat çeken yapı, o dönemlerde kullanılan betonun dayanıklılığını kanıtlar nitelikte. Zira Pantheon istilalardan, modernitenin gelişinden ve doğa tahribatından sağ çıkan nadir yapılardandır. Bunun sırrı ise beton harcının içeriğinde yatıyor: kireçtaşı ve volkanik kül karışımı.

8. Trevi Çeşmesi piyango tarafından finanse edildi

Birçok tarihi esere ev sahipliği yapan Roma’da turistlerin görmeden geçmediği noktalardan biri de Trevi Çeşmesi’dir. Çeşmenin ilk yapım zamanı antik Roma dönemine dayansa da onu süsleyen ayrıntılı heykeller 18. yüzyılda eklendi. İlginç olan ise bu heykellerin piyango ile finanse edilmesidir. Mimar Nicola Salvi tarafından tasarlanan heykeller Papa XII. Clemens tarafından beğenilince, finansman sorununu çözmek için Papa böyle bir fikir ortaya atmıştı.

9. Paris Ulu Camii’nin dini lideri, 2. Dünya Savaşı’nda 500’den fazla Yahudinin hayatını kurtardı

Kaddour Benghabrit

6 milyona yakın insanın katledildiği Holokost, modern Avrupa tarihindeki belki de en travmatik olay. Peki, bu dönemde Paris’te bulunan Ulu Camii’nin ilk dini lideri Kaddour Benghabrit’in 500’den fazla Yahudi insanın hayatını kurtardığını biliyor muydunuz? Yahudilere sahte Müslüman kimlikleri vererek Müslüman olduklarını doğrulayan Benghabrit, aynı zamanda yüzlerce insanın cami altındaki yer altı mezarlıklarında saklanmasını sağlayarak hayata tutunmalarını sağladı.

10. Pisa Kulesi’nin eğimi azalıyor

İtalya’daki Pisa Kulesi, eğik yapısı nedeniyle turistler tarafından oldukça ilgi gören bir yapı. Temelindeki toprak farklılığı nedeniyle eğik olduğu bilinen yapının 1992 yılında restorasyon çalışmaları başladı. Bunun sonucunda 45 cm doğrultulan Pisa Kulesi’nin, o günden bugüne kendi kendine 4 cm daha doğrulduğu belirlendi.

11. İngiltere’deki saat kulesinin resmî adı Big Ben değil

Londra, tarihin en önemli mimari anıtlarından bazılarına ev sahipliği yapıyor. Buna en iyi örnek ise parlamento binası yakınlarında olan ve Big Ben olarak bilinen saat kulesi.

Ancak Big Ben’in aslında kulenin gerçek adı olmadığını söylesek? Uzunca bir süre yalnızca “Saat Kulesi” olan resmî adı, 2012 yılında Kraliçe 2. Elizabeth’in Elmas Jübilesi onuruna “Elizabeth Kulesi” olarak değiştirildi. Yani kulenin ismi hiçbir zaman resmî olarak “Big Ben” olmadı.

12. Kolezyum’da en az 30 tuzak kapısı vardı

Avrupa’daki simge yapılar demişken Kolezyum’dan söz etmeden olmaz. Flavian hanedanlığı zamanında yapılan ve İmparator Titus döneminde açılan Kolezyum, her yıl binlerce turisti kendisine çekerek turizmin odak noktalarından biri olmaya devam ediyor.

Kolezyum, Vandalizm ve aradan geçen yüzyıllar nedeniyle şu an görkemini kaybetse de yüzyıllar önce tam bir mimari harikasıydı. Binlerce seyircilik oturma kapasitesine ek olarak, özel efektler ve etkinlikler için en az 30 tane tuzak kapısı bulunuyordu.

Bu içeriğimiz de ilginizi çekebilir:

Avrupa’da Tüyler Ürpertici Atmosfere Sahip 10 Gizemli Yer!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu